15 Temmuz darbe girişiminin 1. yıldönümü dolayısıyla bir açıklama yapan Uğur Demirer, “CIA desteğiyle, başta Türk Silahlı Kuvvetleri olmak üzere, devletin neredeyse tüm kurumlarına sızan FETÖ mensuplarınca yapılan darbe girişiminin yıldönümünde, bu girişimi yapanları ve buna fırsat hazırlayanları bir kez daha lanetliyoruz.” diye konuştu.

ADD Şube Başkanı Demirer açıklamasında şu görüşleri dile getirdi:

“15 Temmuz, ülkemiz için çok önemli derslerle doludur. Başta Atatürk’ün kan pahasına kurduğu TBMM olmak üzere, kamu kurumlarının bombalanması, ordumuzun zaaf içinde gösterilmeye çalışılması, emniyet güçlerinin karşı karşıya getirilmesi kabul edilemez olaylardır. Bu olaydan, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, hükümetin yeterli dersleri çıkarmadıkları görülmektedir. Bunun birinci göstergesi, Anayasa değişikliği ile darbe girişimine karşı direnen Gazi Meclis’in yetkilerinin kaldırılması ve egemenliğin tek kişide toplandığı bir tek kişi rejimine geçilmesi olmuştur. Böylece ülkemiz, tek kişinin kandırılması hâlinde yaşanabilecek facialara açık hâle gelmiştir. İkinci göstergesi ise 1923’lerde Mustafa Kemal önderliğinde inşa edilen uluslaşma sürecini yıkmaya yönelik devrim karşıtı çabaların devam ediyor olmasıdır.

Biliyoruz ki, bir ülkede yaşanan olumlu-olumsuz tüm olaylardan en başta “siyasi iktidar sorumludur. Hepimiz biliyoruz ki, AKP iktidarı boyunca Yüksek Askeri Şura toplantılarında irticai faaliyetlerde bulunduğu tespit edilen subayların tasfiyesi engellenmiştir.

Daha da kötüsü; iktidarın yabancı istihbarat örgütleri ve Fethullahçı yapı ile birlikte el ele sürdürdüğü Ergenekon-Balyoz operasyonlarıyla, Ordumuz içinde Atatürk Devrimlerine ve demokrasiye bağlı subaylarımız tasfiye edilerek dengeler alt üst edilmiş, devrimci uyanıklık örselenmiştir.

Bugün 15 Temmuz darbe girişiminin yıldönümünde sokaklara asılan afişlerin birçoğunda, yine ordunun hedef alındığını, acziyet içinde gösterilmeye çalışıldığını, ordu ile halkımız arasındaki güven duygularının sarsılmaya çalışıldığını ve sorumluluğun TSK’ne yıkılmaya çalışıldığını görüyoruz.”

TSK’nın kurumsal varlığı ve onuru özenle gözetilmelidir. Yaşadığımız kriz bölgesinde güçlü bir TSK’nın Türkiye’nin en önemli güvencesi olduğu unutulmamalıdır.

Ve son olarak: Bağımsız yargıyı oluşturmak, üniversiteleri laik, bağımsız ve sorgulayan bir konuma getirmek, toprak bütünlüğümüzü, Cumhuriyetimizin kurucu ilkelerini ve Ulusal-Üniter devleti savunmak öncelikli hedeflerimiz olmalıdır.”

(Recep SERBES)

Editör: TE Bilisim