Milli Eğitim Bakanlığı’nın şimdi de ortaöğretimde “reform” diye nitelediği yeni bir modeli hayata geçirmeye hazırlandığını kaydeden Yaşar, “Bilindiği üzere AKP’nin iktidarda olduğu 17 yıl boyunca eğitim sistemi adeta yamalı bohçaya dönmüş, 7 kez Milli Eğitim Bakanı değişmiş, her gelen bakan öncekinin tersi uygulamaları reform olarak yutturmaya çalışmıştır. Daha yeni uygulamanın sonuçları belli olmadan başka bir uygulamaya geçilirken, eğitim sisteminde yapılan köklü değişiklik sayısı 15’e ulaşmıştır.

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un açıkladığı ve 2020-21 yılında 9. Sınıflardan başlayarak kademeli geçiş yapılması planlanan yeni sisteme göre; ders sayısı azaltılacak, liselere kariyer ofisleri açılacak, 12. Sınıflarda ders saatleri azaltılıp destek çalışmaları yapılacak, bilgi kuramı zorunlu ders olacak, her öğrenci üniversitedeki gibi kendi istediği dersleri seçebilecektir” dedi.

Yaşar, açıklamasının devamında şunları dile getirdi:

“Geçmişte denenmiş ve ülkemizdeki okulların fiziki eşitliği sağlanamadığı için başarısız olmuş kredili sistemin benzeri olan bu sistem, okullar arasında var olan eşitsizliği daha da derinleştirecek, eğitimdeki ticarileşmenin kapısını ardına kadar açacaktır.

Yeni sistemde, fizik, kimya, biyoloji, tarih, felsefe, beden eğitimi, müzik gibi gençlerin pozitif bilimlerle temasını sağlayan, neden sonuç ilişkisi kurmasını öğreneceği ya da kişisel gelişimine fayda sağlayacak dersler seçmeli ders olarak belirlenmişken din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin zorunlu ders olarak belirlenmesi, Bakanlığın 'modern' söylemleri altında bilimsellikten ne kadar uzak bir anlayışın yattığını tekrar göstermiştir.

Öğrencilerin gelişimine büyük bir darbe vuracak olan bu değişiklik, eğitimciler için de kara haberler içermektedir. Bu değişikliklerle birçok alanda öğretmenler ya norm fazlası olacaklardır ya da kurum değiştirmek zorunda kalacaklardır. 10 binlerce öğretmeni etkileyecek böyle bir düzenlemede eğitimin paydaşlarının görüşünün alınmaması kabul edilebilir değildir. Kaldı ki ders sayılarını azaltma adı altında bazı dersler doğa bilimleri, sosyal bilimler gibi adlar altında birleştirilmekte fakat bu dersleri kimlerin okutacağı, bununla ilgili nasıl bir çalışma yapılacağı açık bırakılmaktadır.

Öncelikle yapılması gereken, bilimsel anlayıştan uzak gerici yapıların eğitime müdahalesini önlemek, okulların fiziki şartlarını geliştirmek ve eğitimin esas paydaşlarıyla işbirliği geliştirmek olmalıdır.

Parasız, bilimsel, laik eğitim anlayışını hakim kılmak için, öğrencilere çok yönlü bilgi ve beceri kazandıracak nitelikli bir eğitim anlayışı benimsenmelidir. Tekrar söylüyoruz: Fırsat ve imkan eşitliğine dayalı, bilimsel ve objektif kriterleri içeren bir modele geçmelidir.

Temel bilimlere ilişkin derslerin, Tarih’in, Coğrafya’nın seçmeli olduğu, inkılap tarihini dahi zorunlu kılmayan, sanatı(Görsel Sanatlar, Müzik), sporu (Beden Eğitimi) yok sayan bu sistem bizim için yok hükmündedir.

Eğitim-İş olarak, ülkemizin geleceğini oluşturacak yeni kuşakların akıl, bilim ve sanat ortamında barış ve huzur içinde verilen bir eğitim sistemiyle yetiştirilmesi için her türlü katkıyı sunacağımızı; aksi yöndeki her türlü dayatmanın da karşısında olacağımızı kamuoyunun bilgisine sunarız.” (Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim