21 yıl önce bugün, 17 Ağustos 1999 günü, tarihin en büyük yıkımlarından ve can kayıplarından birine sahne olan “Marmara Depremi”ni yaşamıştık. Sabaha karşı saat 03.02’de gerçekleşen Gölcük merkezli, 7.4 şiddetindeki depremde, resmi rakamlara göre 17.840 kişi hayatını kaybetmiş, 23.781 kişi yaralanmış, 285 bin ev, 43 bin işyeri hasar görmüştü.

Büyük acının 21.yıldönümünde, ne yazık ki, ülkemizin deprem kuşağında olduğunu unutmuş gibi görünüyoruz ve bilim insanları hemen her gün, olası bir depreme karşı uyarıda bulunuyorlar, kaygılarını ifade ediyorlar. Çorum da, bazı ilçeleriyle Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın tam ortasında, il merkeziyle ise hattın hemen kıyısında yer alıyor ve ciddi risk taşıyor.

Resmi olmayan rakamlara bakarsanız onbinlerce ölü, 100 bin yaralı…Evsiz kalan 600 bin kişi ve şöyle veya böyle etkilenen 16 milyon insan…Ulusal ekonominin kaybı ise, en az 20 milyar dolar…İşte bu büyük felaketin tarihi 17 Ağustos 1999…Günümüzden tam 21 yıl önce…Gölcük merkezli Büyük Marmara Depremi…

Bugün, büyük acının 21. yıldönümü. Büyük bölümü 1. derece deprem kuşağında bulunan ve her an yıkıcı bir deprem yaşama riski taşıyan Türkiye, acaba bu süre içinde depreme karşı gereken önlemleri aldı mı? Yine, Kuzey Anadolu Fay Hattı’nda bulunan Çorum’da, bu gerçeğin ışığında neler yapıldı?

Bilinen bir gerçek var ki, Gölcük yıkımındaki büyüklükte depremleri sık sık yaşayan Japonya, bunları çok hafif hasarlarla atlatıyor. Çünkü binalar, altyapı tesisleri depreme dayanıklı şekilde, standartlara uygun yapılıyor. İnsanlar da, depreme karşı alınacak önlemler, deprem sırasında ve deprem sonrası yapılacaklar konusunda son derece bilinçliler.

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu, Gölcük depreminin 21. yılı nedeniyle yaptığı açıklamada, “ülkemizde yapı stokunun deprem güvenliğinin olmadığını, İstanbul başta olmak üzere, pek çok yerleşim yerinin, sanki kader gibi yeni bir yıkımı beklediğini” vurgulayarak, “17 Ağustos 1999, milat olmalıydı, ama olamadı. Sonrasında da nice depremler yaşadık” değerlendirmesini yapıyor.

Makina Mühendisleri Odası Başkanı Yunus Yener de, yer seçimi, yapı tasarımı, üretimi ve denetiminde bilimsel ve bütünlüklü bir düzenin olmayışına dikkat çekerek, “Yanlış ulaşım politikaları, yanlış kentsel dönüşüm uygulamaları, rant eksenli büyük projeler, su yatakları ile yeşil alanlar arasındaki bağların koparılması, sel-su baskınlarının artışı, ısı adalarının oluşması gibi olgular depremlerin yıkıcı etkilerini artırıyor” ifadesini kullandı. (Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim