Gerek ülkenin içinde bulunduğu durum, gerekse bundan doğrudan etkilenen eğitim sisteminin karşı karşıya olduğu çok sayıda sorunun varlığına rağmen eğitim biliminin en temel ilkelerine aykırı düzenlemelerde ısrarını sürdüren Milli Eğitim Bakanlığının, eğitimi niteliksizliğe, düzensizliğe ve kaosa sürükleyerek çocukların geleceği ile oynamaya devam ettiğini belirten Yaşar, kamu hizmetlerinin piyasanın ihtiyaçları doğrultusunda dönüşümünün en önemli basamaklarından biri olan eğitimde yeniden yapılandırma ve muhafazakârlaştırma uygulamalarının, hem Hükümet hem de MEB tarafından çıkarılan yasa ve yönetmelikler, OHAL’in ardından çıkarılan KHK’ler, eğitimde yaşanan sorunlara yenilerinin eklenmesine neden olduğunu vurguladı.

MEB tarafından son dönemde yapılan bazı değişiklikler ve uygulamalarla yüz binlerce öğrenci ve velinin yine mağdur edildiğini kaydeden Yaşar, başta öğretmen yetiştirme problemleri olmak üzere, personel istihdam sorunları, derslik açıkları, fiziki ortam yetersizlikleri, kalabalık sınıflar, öğretmensiz okullar, bilimsellikten, sanattan, spordan uzak programlar ve plansız uygulamalar sonucunda sorunların katlanarak arttığına dikkat çekti.

Okulöncesi eğitimin gözden çıkarıldığını, okullaşma oranının düştüğünü, derslik başına düşen öğrenci sayısının yüksek olduğunu anlatan İlhan Yaşar, eğitimde 4+4+4 öncesinde ülkede 45 özel meslek lisesi varken, son dört yıl içinde kamu kaynaklarıyla yapılan doğrudan destek ve teşvikler sonucunda özel mesleklerin sayısının 368’e çıktığını ve çocuk işçiliğinin önünün açıldığını anlattı. Eğitim sisteminin sermayenin çıkarları doğrultusunda şekillendirildiğini ifade eden Yaşar, İmam Hatip Okullarındaki artışın sürdüğünü, ortaöğretimde ise öğrencilerin açık liseye yönlendirildiğini vurguladı.

İlhan Yaşar, “Her geçen gün içten içe çürüyerek bir enkaz haline getirilmiş eğitim sistemimizin yıllar içinde birikerek artan yapısal sorunları, geçici, günübirlik politikalarla geçiştirilmiş ya da çözümsüz bırakılmıştır. Bir yandan temel bir insan hakkı ve bir kamu hizmeti olan eğitim piyasaya açılırken, öte yandan da ulusal belleği silinmiş, sorgulamayan, itaatkâr, kendi adına karar verenlerin kararlarına biat eden bir nesil yetiştirilmeye çalışılmaktadır.

Çocuklarımızın öğrenmeye değil, sınavlara koşullandırıldığı, öğretmenlerin düşük ücretle, esnek ve güvencesiz çalışmaya zorlandığı, siyasal kadrolaşmanın sınır tanımadığı, okullardan bilim ve sanatın kapı dışarı edildiği, dini referans alan uygulamaların arttığı bir eğitim sistemiyle sağlıklı bireylerin yetiştirilmesi mümkün değildir.

Eğitim-İş olarak, çocuk ve gençlerimizin, geleceğimizin siyasi iktidarın yarattığı enkazın altında yok olmaması için acil adımlar atılması zorunluluğunu bir kez daha belirtiyor, parasız, bilimsel, demokratik ve laik eğitimin tüm yurttaşlar için ayrım gözetmeksizin hayata geçirilmesini istiyoruz” dedi.

(Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim