İktidarın emek karşıtı politikalarından nemalanan bir avuç mutlu azınlığın dışında kalan herkesin her geçen gün daha fazla yoksullaştığını kaydeden Beyaz, “Yoksulluk, ailelerimiz ile birlikte toplumun 20 milyonluk bir kesimini oluşturan kamu emekçileri ve kamu emeklileri olarak bizim için de uzunca bir süredir en temel sorun olmaya devam etmektedir.
Tüm ücret gelirleri son yirmi yılda asgari ücret seviyesine daha fazla yaklaşmıştır. Bugün neredeyse her iki çalışandan biri asgari ücretli haline gelmiş, dolayısıyla Türkiye tam anlamı ile bir asgari ücretliler ülkesine dönüşmüştür” ifadelerini kullandı.
Elektriğe, akaryakıt ürünlerine, doğalgaza yapılan zamların suya atılan bir taşın oluşturduğu halkalar gibi her alana yansıdığını belirten Beyaz, “Özellikle son bir yılda daha da derinleşen ekonomik kriz, hız kesmeden süren zam sağanağı kamu emekçilerini sefalete sürüklemiştir.
 Mayıs’a giderken çalışma yaşamının gittikçe daha güvencesiz hale getirilmesi tüm işçiler, emekçiler gibi bizim de en temel sorunumuz olmaya devam etmektedir. Kamuda istihdam parçalanmış, güvenceli-kadrolu istihdamın yerini süreli, süresiz, kadro karşılığı sözleşmeli, ücretli, vekil, gibi güvencesiz istihdam çeşitleri almıştır.
İstisnai bir istihdam olması gereken sözleşmeli istihdam eğitim ve sağlık alanı başta olmak üzere neredeyse tüm asli ve sürekli hizmetleri de kapsar hale gelmiştir” dedi.
Enflasyonu Türkiye’den yüksek olan ülkelerin Venezuela, Sudan, Lübnan, Suriye gibi ya ambargo uygulanan ya da yıllardır savaş sahasına dönen ülkelerden olduğunu dile getiren Beyaz, açıklamasına şu şekilde devam etti:
“Buna rağmen mevcut iktidar halkın yaşadığı hayat pahalılığı engellemeye dönük hiçbir adım atmadığı gibi hepimizle dalga geçen açıklamalar yapmaya devam etmektedir.
Tüm bunlar da yetmezmiş gibi “TL korumalı mevduat sistemi” ve köprü, oto yol, hava limanı, şehir hastanelerine sağlanan hazine garantileri başta olmak üzere ile yoksul halkın, emekçilerin cebinden alıp zenginlere, yandaşlara kaynak transferi tam gaz sürdürülmektedir.
Bugün ise Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesi ülkemizdeki ekonomik krizin bahanesi haline getirilmek istenmektedir. Rusya- Ukrayna savaşı öncesinde Türkiye’de her şey güllük gülistanlıkmış gibi açıklamalar yapılmakta, iki emperyalist blok arasında süren savaşı yeni zamların dayanağı haline getirilmek istenmektedir. 
Bir ülkede yaşanan ekonomik krizin şiddetini belirleyen o ülkenin dışarıya bağımlı olma derecesidir.  Ne yazık ki yıllardır siyasi iktidarın hayata geçirdiği sermaye yanlısı, emek ve doğa düşmanı politikalar soncunda ülkemiz hemen hemen her alanda dışarıya bağımlı hale getirilmiştir.
Bu ülkenin işçileri, emekçileri bugüne kadar fazlası ile fedakârlıkta bulunmuştur. Ama bu fedakârlığın karşılığı hep daha fazla açlık, yoksulluk ve daha fazla işsizlik, daha anti demokratik bir yönetim, daha fazla baskı olmuştur. Bugüne kadar yaşanan her krizde fatura yoksullaştırılan halka ve emekçilere kesilmiştir. 
Vakit, ‘Krizleri, savaşları biz yaratmadık, faturasını da biz ödemeyeceğiz’ deme, yoksulluğa, sömürüye, güvencesizliğe ve savaşa karşı taleplerimize sahip çıkma, emeğin mücadelesini büyütme vaktidir.
KESK Çorum Şubeler Platformu olarak en başından beri demokrasinin, adaletin, hukukun rafa kaldırıldığı bir ülkede emekçilerin ekonomik, sosyal, özlük haklarının da olamayacağına dikkat çeken bir konfederasyona bağlı sendika bileşenleriyiz. Attığımız her adımda emek, demokrasi ve barış mücadelesinin arasındaki kopmaz bağları temel almaya gayret ettik.
Buradan bir kez daha başta kamu emekçileri olmak üzere tüm emekçileri ve Çorum halkını bu düzeni “Birlikte Değiştirmeye”, insanca bir yaşam, güvenceli bir iş, güvenli gelecek için 1 Mayıs’ta omuz omuza olmaya ve birlikte mücadeleye çağırıyoruz.” (Haber Merkezi)  
 

Editör: TE Bilisim