Çorum Emek ve Demokrasi Platformu tarafından Eğitim-Sen önünde düzenlenen basın açıklamasında, Ankara’da yaşanan katliamda hayatını kaybedenler anılırken, katliamın sorumlularının da biran önce ortaya çıkarılması talep edildi.
KESK’e bağlı sendikaların başkan ve üyeleri, DİSK/Emekli-Sen üyeleri ile siyasi parti ve demokratik kitle örgütü temsilcilerinin hazır bulunduğu basın açıklamasında “Yastayız, üzgünüz, öfkeliyiz, isyandayız” yazılı pankart açıldı.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük katliamının üzerinden iki ay geçtiğini belirten KESK Dönem Sözcüsü Ertuğrul Alper, “10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nün, 10 Ekim Ankara katliamının ikinci ayına denk gelmesi anlamlıdır. 10 Ekim’de Ankara’nın orta yerinde, yakın tarihimizin an acı, en vahşi cinayetlerinden birisi işlenmiş, “Artık kimse ölmesin” diyerek ülkenin dört bir yanından barış umudu taşıyan, türkülerle ve halaylarla yola çıkan barış savunucuları, göz göre göre gelen vahşi bir katliamın kurbanı olmuşlardır” dedi.
Reyhanlı’da, Roboski’de, Diyarbakır’da ve Suruç gibi daha birçok yerde yaşanan saldırıların katilleri ve sorumlularının açığa çıkarılması ile ilgili tek bir somut adım atmayan iktidar güçlerinin 10 Ekim’de Ankara’nın orta yerinde, yakın tarihimizin en vahşi katliamının yaşanmasına göz yumarak 102 insanın yaşam hakkının ellerinden alınmasına neden olduğunu belirten Alper, “Türkiye’de yıllardır en temel insan hakkı olan “yaşam hakkı” bizzat siyasi iktidar tarafından ihlal edilmektedir” ifadesini kullandı.
AKP iktidarının izlediği ırkçı, ayrımcı, tekçi ve mezhepçi bir siyaset ekseniyle başta Suriye olmak üzere Ortadoğu’da da sorunların derinleşmesine, halklar arasında çatışmalı ortamların sürekli kendisini üretmesine neden olduğuna dikkat çeken Alper, “IŞİD, El Nusra, El Kaide, Şam Cephesi ve daha birçok çeteci, paramiliter güçlere direk veya dolaylı destek ve yardım nedeniyle ülkeler kan gölüne çevrildi” dedi.
Alper, bunun yansımalarının Ankara Garı’nda, Reyhanlı’da, Roboski’de, Diyarbakır’da ve Suruç’ta katliamlarla, birçok yerde de infaz ve suikastlarla ortaya çıktığına dikkat çekerek, “Bir sineği gözünden vuran, bir çocuğu çocukluğundan vuran, bir anneyi anneliğinden vuran, bir halkı yüreğinden vuran devletin "kahraman" keskin nişancıları onca mermi sıkmasına rağmen bir adım ötesini vuramıyor. Ancak, ne hikmetse başka hiç kimseye zarar vermeden onlarca insanın içerisinde barışın elçisi Tahir Elçi tek kurşunla vurulabiliyor.
Bunca yaşanan olaylar üzerine birileri çıkıyor, adeta sağa sola tehditler savurarak "Devleti hükümeti sorumlu tutanlar bunun bedelini öder" diyor. Biz zaten hep bedel ödüyoruz. Ya öldürülüyoruz ya da hapislerde çürütülüyoruz.
Bir başkası ise; bu güne kadar gerçekleşen katliamları ve ölümleri unutarak, “Bu mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz. Burada durmak yok, yılmak yok. Aynı kararlılıkla buna devam edeceğiz" diyor.
Demek ki bizler bedel ödemeye devam edeceğiz.
Türkiye’de katiller kahraman, ölenler vatan haini ilan ediliyor. Ölümler, acılar birbiriyle yarıştırılıyor. Komşunun acısına ortak olmak yerine "iyi oldu" diyenler çoğaltılıyor.
Halklarımız ölmek ve öldürmek istemiyor. Savaş istemiyor. Çatışma istemiyor. Barış istiyor. Barış güvercinlerimizi katletseniz de barış istemekten vazgeçmeyeceğiz.
İnadına barış. Düşünce, tekrar kalkıp barış diye haykıracağız.
Bu vesile ile 10 Ekim Ankara katliamının 60’ncı günü olan 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nde Barış Karanfili yoldaşlarımızı saygı ve sevgi ile anıyoruz” şeklinde konuştu.
(Taner ŞİMŞEK)
Editör: TE Bilisim