1 Eylül Dünya Barış Günü nedeniyle Çorum Emek ve Demokrasi Platformu tarafından Kadeş Barış Meydanı’nda kitlesel basın açıklaması düzenledi.
Platform adına konuşmayı, 10 Ekim 2015’de Ankara Gar katliamında yaşamını yitiren Emine Ercan’ın eşi Cuma Ercan yaptı. 
Bazı pankart ve dövizlerin de taşındığı etkinlikte barış talepleri dillendirildi.


Açıklamanın sonunda ise barış türküleri eşliğinde halay çekildi. Çorum Emek ve Demokrasi Platformu üyeleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde barışın simgesi beyaz güvencin uçurdu.
Platform adına konuşan Cuma Ercan, şu ifadelere yer verdi:
“İnsanlık tarihinin gördüğü en kanlı savaşlardan biri olan milyonlarca cana, doğa katliamına, tarifi imkansız acılara yol açan İkinci Dünya Savaşı’nın başladığı gün olan 1 Eylül, yarım asrı aşkın bir süredir, bütün dünya halkları tarafından, çeşitli etkinliklerle, savaşlara karşı barış, düşmanlıklara karşı kardeşlik duygularıyla yaşanmaktadır. Ancak sınırsız kar güdüsü ve sömürü çarkı silahlanma harcamalarını her geçen gün artırıyor, yeni nükleer ve kitle imha silahı denemelerinin ardı arkası kesilmiyor.
Emperyalist gerici güçler ve işbirlikçi yönetimler kan dökmeye işgale ve büyük bedeller ödenerek elde edilmiş temel hak ve özgürlükleri ayaklar altına almaya devam ediyor. Bu durumun en son örneği bugün Afganistan’da yaşanıyor. 20 yıldır Afganistan’ı işgali altında tutan ABD, Afganistan’dan apar topar çekilerek yönetimi işbirlikçisi Taliban’a bıraktı. Aynı zihniyete sahip bir takım ülkeler gerici Taliban’ı tanıma gayreti içine girdiler. Uluslararası desteği alan Taliban ise kadın haklarını yok sayan, kadına ve çocuğa yönelen tacizi, tecavüzü, çocuk evliliğini meşrulaştıran ve milyonlarca insanı topraklarından kaçarak mülteci haline getiren bir insanlık dramının başlamasına neden oldu.”


“EŞİTLİK, ÖZGÜRLÜK, LAİKLİK VE
BARIŞ İÇİN ORTAK MÜCADELE”
“Kadim halklar arasına sokulan ayrılık tohumları ile yeni rant alanları açılarak ekmeğimize, geleceğimize, aşımıza, deremize, suyumuza göz dikenler, halkların bir arada yaşama iradesine sahip çıkanları ise düşmanlaştırarak ötekileştirmeye devam ediyor. Yitip giden hayatların yanı sıra doğa tahribatının neden olduğu yangınlar, seller, heyelanlar her şeyi deniz yüzüne çıkan müsilaj gibi artık gözümüzün önüne seriyor.
Bu gidişata dur demek emperyalizme, gericiliğe ve savaş politikalarına karşı eşitlik, özgürlük, laiklik ve barış mücadelesinin ortaklaştırılmasından geçiyor.”
“Barışı kazanmak, korumak ve onu geliştirmek, emekçilerin ve tüm insanlığın geleceğini kazanmak açısından bugün çok daha önemlidir. Bu nedenle barış mücadelesi, günümüzün en önde gelen ve en çok ihtiyaç duyulan mücadelesi konumunda olmak durumundadır. Çünkü barışın, kardeşliğin ve demokrasinin yerleşmediği ülkelerde, halkların biz emekçilerin var olan kazanımlarını koruyabilmesi mümkün değildir.


Korkudan uzak, huzur ve güvenlik içinde, onurlu ve insanca yaşamak, insanların en temel amaçlarından biridir. Bu nedenle; savaşsız ve sömürüsüz bir dünyada, barış içinde yaşamak her insan için bir haktır.
Bugün Suriye’de, Afganistan’da, Somali’de, Çin’in Uygur Bölgesinde ve Dünya’nın pek çok yerinde yaşanan savaş ve yıkımların milyonlarca insanın kendi yurtlarından kopmasına ve mülteci olarak başka yurtlara yaşam bulmak için gitmesine neden olan politikalara birlikte, ortak, örgütlü ve kararlı bir şekilde barış mücadelesini büyüteceğimize olan inancımız her zamankinden daha güçlüdür.” (Taner ŞİMŞEK)

Editör: TE Bilisim