Yurt kapasitelerinin yetersiz, ev kiralarının ise fahiş fiyatta olduğunu kaydeden Aşgün, öğrencilerin günlerdir barınma sorununu çözmeye çalıştığını, kimisinin ise kayıt yaptırarak memleketlerine dönmek zorunda kaldığını söyledi. 
İşçi ve emekçi ailelerinin yaşadığı yoksulluğun, zorluklarla üniversiteye yerleştirdikleri çocuklarının barınma sorunuyla daha da derinleştiğini belirten Aygün, “Muhalefet belediyeleri kiralama yoluyla soruna çözüm getiriyor. İktidar mensupları, valiler açıklamalarıyla barınma hakkını talep eden, soruna dikkat çekmek için parklarda, sokaklarda sabahlayan gençleri suçlu ilan ediyor ve saldırıların hedefi haline getiriyor. Oysa çözüm yolu bellidir. Yurtları tüm öğrencilerin barınma ihtiyacını karşılayacak kapasitede olmalı ve yurtların koşulları iyileştirilmelidir. Öğrencilerin sağlıklı, nitelikli ve ücretsiz koşullarda barınma hakkı devlet tarafından sağlanmalıdır. Gençler kredi borçlarıyla mezun olmaktadır ve bu borç kabul edilemez, gençlerin geleceği borçla karartılamaz” ifadelerini kullandı.  
“EMEKÇİ ÇOCUKLARI TARİKAT 
YURTLARINA MAHKÛM EDİLİYOR”
Günlerdir dile getirilen barınma sorununun, TOKİ’lerle inşaat şirketlerini zengin eden iktidarın, öğrencilerin kalacağı yurt ihtiyacı aklına gelmediği için yaşanmadığını belirten Aygün, açıklamasına şu şekilde devam etti:
“İktidarın çok bilinçli olarak yaptığı bir tercih nedeniyle yaşanıyor. Çünkü eğitimin her aşamasını piyasalaştıran, içeriğini ideolojik olarak siyasal gericilikle donatan iktidar aynı zamanda ilkokuldan üniversiteye çocukları, gençleri tarikatların, cemaatlerin ellerine teslim etmenin politikasını uyguluyorlar. İktidarın toplumsal alanda da örgütlenmesini güçlendirecek bir araç olarak düşünülen yandaş vakıflar, cemaatler ve tarikatlar eğitim kurumlarında her türlü etkinliğini artırırken ve oralarda güç olmaya çalışırken, üniversiteli emekçi çocukları tarikat, cemaat evlerine veya yandaş vakıfların yurtlarına mahkûm ediliyor. Bu mahkûmiyetin salt ideolojik yanı yoktur, buralarda barınan her öğrenci için devlet bu yapılara önemli bir ödeme yapmaktadır. Kamu hizmeti olması gereken eğitim ve öğretimin her aşaması adım adım piyasanın insafına ve dinci gericiliğin ideolojik egemenliğine bırakılmaktadır.”
“BARINMA HER YURTTAŞIN EN DOĞAL HAKKI” 
Ancak iktidarın bu hesabı boşa çıkacaktır. Eğitim her yurttaşın hakkı olduğu gibi barınma da en doğal hakkıdır ve bu hakkını kazanmak için başta üniversite gençliği olmak üzere mücadele edecektir. Elbette barınma sorunu her emekçi çocuğunun karşı karşıya kaldığı ortak sorundur ve gençlik bu soruna karşı birlikteliğiyle mücadele ederek kazanabilir.  Parasız, bilimsel, laik eğitim, demokratik ve özerk üniversite, demokratik bir Türkiye özlemi gençliğin özlemidir ve bu özleme ulaşmak için gençlik mücadelede kararlıdır. ODTÜ’den Boğaziçi’ne ortaya konan mücadele hattı bu kararlılığı göstermektedir. Emek Partisi olarak bu talepleri demokratik bir ülke özleminin ve demokrasi mücadelesinin bir parçası olarak görüyoruz ve kararlılıkla bu mücadelenin içerisinde dün olduğu gibi bugün de olmaya devam edeceğiz.” (Haber Merkezi)
 

Editör: TE Bilisim