Annelerin mutluluğunun, toplumun en doğru refah ve mutluluk göstergesi olduğunu belirten Saatcı, “Eğitimden kültüre, ekonomiden siyasete kadar annelerin dünyalarına uzak düşen, onların beklentilerini karşılamayan, onları sevindirmeyi amaçlamayan hiçbir program, varlığın da hakikatin de doğasına uygun değildir. Her anne yüreği evrenseldir, başkasının üzüntüsüne de sevincine de ilgisiz kalmaz. Anne vicdanı analık duygusuyla başkasının acısına da sevincine de en saf beşeri duygularla ortak olur. Acıyı, gözyaşını, alın terini ten rengine, sınırlara göre sınıflamayan bu insani zemin, kuşatıcı barışın da başarmanın da en güçlü imkânıdır. Annelerin mutluluğu, toplumun en doğru refah ve mutluluk göstergesidir. Dilinden yurduna, yasasına kadar hemen en temel varoluş olgu ve boyutlarını ‘ana’ motifiyle birlikte kavramsallaştırmış Anadolu’da aile okul, anne öğretmendir. Anneler en soylu öğretmenidir insanlığın, çağların, çocukların. Onlardan aldığımız terbiye, toplumu ifsat etmeyi amaçlayan sapkın hareketlerden en yıkıcı ve kıyıcı emperyalist saldırılara, bütün toplumsal çalkantılara karşı millet olarak direnmemizde çok etkili olmuştur. O nedenle, mutlu aile, güçlü anne temel hedefimiz olmalı, aile kurumunu zayıflatacak tutum, tavır ve uygulamalardan kaçınılmalı; anne odaklı, aile merkezli eğitime ve programlara önem verilmelidir. Toplumun temeli, hayat ağacının çekirdeği olan aileyi; aileyi, özveri ve fedakârlıkla kaynaştırıp ayakta tutan anneyi korumak, medeniyet ve insanlık değerlerimizi korumak demektir. İnsanlığı doğuran, medeniyetleri yoğuran annelerdir. Bizim için kendilerini feda eden annelerimize gerçek ödül, onur duyacakları milletçe başarılarımızı armağan etmektir. Nitelikli bir nesil yetiştirirsek, annelerin emeğine en büyük katkıyı vermiş, Anneler Günü’nü gerçek anlamda kutlamış, tarihsel, kültürel derinliğiyle idrak etmiş oluruz. İnsanı sadece sahip olduğu nesneler ve nesnel ilişkilerle anlamlandırıp konumlandıran vahşi kapitalizm, tüm değerleri dejenere etmekte, insanı yalıtılmış bireyler hâline getirerek anneliği itibarsızlaştırmak, evladı yük, aile sahibi olmayı esaret gibi göstererek toplumu dağıtmak istemektedir. Son zamanlarda anlayışsızlığı, anlaşmazlığı, çatışmayı, gerilimi körükleyen söylemler, üstelik yasal dayanak ve gerekçelerle aileyi dağıtmak anlamına gelecek Batı kaynaklı emperyalist projelerden başkası değildir. Özellikle sanayileşmeyle birlikte gelişen bir özgürlük anlayışını dayatan kadın hareketleri, aile ve annelik kavramını özgürlüğü sınırlayıcı unsurlar gibi göstererek gözden düşürmeye çalışmaktadır. Bireyselliği özgürlük, geleneklerimizi engel, aileyi demode ataerkil bir kurum gibi göstermeye çalışan fikirler ve akımlar, emperyalizme ve kapitalizme hizmet etmekte, bu yollarla toplumsal bağları çözülen toplumlarda en büyük bedeli, aile kaybolduğu için, anne ve çocuklar ödemektedir. Dünyanın birçok yerinde emperyalist saldırganlıktan en fazla zarar gören mazlum ve mağdur kesim anneler ve çocuklar olmaktadır. Son olarak, sözüm ona hür dünyanın ve Müslümanların, Suriye zindanlarında tarifsiz zulüm, işkence ve tecavüz altındaki binlerce kadın ve annenin dramlarına karşı betondan sessizliği devam etmektedir. Toplumsal cinsiyet adıyla tanımlanmış ideolojik gündemlerin dayatmasıyla kültürümüze zarar verecek, toplumsal kaderimizi etkileyecek, bizi medeniyet değerlerimizden uzaklaştıracak, aile yapımızı zayıflatacak güzel ambalajlanmış, güya özgürlük çağrıları yapan projelere fırsat verilmemeli, bunlara karşı dikkatli olunmalı; binlerce yıllık yaşanmışlıkla oluşan, belirleyici, merkezinde annelik hakkının ve ailenin olduğu güçlü toplum yapımız titizlikle korunmalıdır. Güçlü anne, güçlü aile; güçlü aile, güçlü toplum demektir. Annelerimiz, bizim gerçek güzelliğimiz, gerçek değerimiz, zenginliğimizdir” dedi. (Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim