Çorum Park önünde düzenlenen basın açıklamasında konuşan KESK Dönem Sözcüsü ve SES Şube Başkanı Merter Kocatüfek, iktidarın devletin tüm olanaklarını kullanarak ve havuz medyası üzerinden adı OHAL olan ama şimdiye kadarki tüm darbe uygulamalarını aşan sivil darbeye emekçileri ve vatandaşları alıştırmaya çalıştığını söyledi.
Uygulanan politikalarla mevcut Anayasa’nın da fiilen ortadan kaldırıldığını, keyfiyetin hâkim olduğu totaliter nitelikteki AKP hukukunun geçerlilik kazandığını belirten Kocatüfek, “Emekçilere, işçilere, toplumsal muhalefete her türlü baskı aracıyla zulüm yapmayı darbe girişimi ile gizlemek istiyorlar. Ama algı operasyonları artık bir işe yaramıyor. Demokrasiye ve özgürlüklere karşı bir AKP darbesinin gerçekleştirildiği, hızla tek adama, tek ideolojiye ve tek yaşam tarzına dayalı yeni bir rejimin kurulmak istendiğine dair en bir kesimin, en azından bizim bir kuşkumuz yok” dedi.
Dünya Barış Günü’nde çıkarılan 672 sayılı KHK ile 600’ü aşkın KESK üyesinin açığa alındığını veya ihraç edildiğini, okulların açılmasına on gün kala 9.843’ü Eğitim-Sen üyesi olmak üzere toplam 11.301 eğitim emekçisinin açığa alındığını kaydeden Kocatüfek, “Konfederasyonumuz ve bağlı sendikalarımıza yönelik örgütlendirilmiş ve tek merkezden koordine edilen bir saldırı dalgasının olduğu şüphe götürmez bir gerçeklik.
Öte yandan darbe fırsatçılığıyla güvencesiz, esnek istihdamı temel istihdam biçimi haline getirmeyi, kamu emekçilerini performans sistemi ve sözlü sınavlarla “kapı kullarına”  dönüştürmeyi hedefleyen girişimler de hızlandırıldı” şeklinde konuştu.
Tüm bu saldırı ve baskılara karşı KESK’in 28 Eylül tarihinde mücadele programını kamuoyu ve emekçilerle paylaştığını hatırlatan Kocatüfek, konuşmasına şu şekilde devam etti:
“Mücadele programımızda 12 Ekim’de İstanbul, İzmir ve Diyarbakır’dan “İşimize Ve Geleceğimize Sahip Çıkıyoruz, Bu Ağır Saldırıyı Da Püskürteceğiz!” şiarıyla 3 koldan yola çıkarak onlarca ile uğrayacak olan Yürüyüş kollarının katılımıyla 15 Ekim, Cumartesi günü Ankara’da bir miting gerçekleştireceğiz belirtilmişti.
12 Ekim tarihinden beri tüm illerde kamu emekçileri büyük bir ilgi ile yürüyüş kollarını karşılamış, taleplerini haykırmış, Ankara mitingine büyük bir katılımın olacağının işaretlerini verilmişti. Nitekim bu akşam tüm illerden yüzlerce otobüs yola çıkarak sabah saatlerinde Ankara’da olacaktı.
Daha önce Ankara Emniyet Müdürlüğü ile yapılan toplantılarda olumsuz herhangi bir şey ifade edilmediği gibi mitinge izin verileceği izlenimi verilmiş, miting güzergâhı ve toplanma alanı üzerinde bir tartışma da yürütülmüştü.
Ancak 14 Ekim öğlen saatlerinde Konfederasyonumuz telefonla aranarak, güvenlik nedeniyle mitingimize izin verilmediği söylenmiş, kısa süre önce de resmi yazı ile bildirimi yapılmıştır.
Darbe girişimi gibi güvenlik gerekçesi de toplanma ve yürüyüş hakkını yasaklamada bir fırsata dönüştürülmüştür. Devlet güvenlik gerekçesiyle toplantı ve gösteri hakkını yasaklayamaz. Aksine devlet toplantı ve gösterilerin güvenliğini sağlamakla yükümlüdür. Herhangi bir ihbar karşısında da güvenliği daha sıkı tutmak zorundadır. Ancak AKP özellikle son bir yıldır neredeyse her etkinliğimizi “güvenlik” gerekçesiyle yasaklamaktadır.
Güvenlik gerekçesinin bir inandırıcılığı, karşılığı ve gerçekliği bizim nezdimizde yoktur. Tek gerçeklik ortada bir AKP darbesi vardır ve temel hak ve özgürlüklerin kullanımı yasaklanmıştır.
Mitingimizin yasaklanmasını şiddetle kınıyor, protesto ediyoruz.
Bedeli ne olursa olsun açığa almalara, ihraçlara karşı çıkmaya ve arkadaşlarımızın görevlerine dönmesi, OHAL’in kaldırılması, KHK’ların geri çekilmesi için mücadele etmeye devam edeceğiz.
Bilimsel, demokratik, laik ve anadilinde eğitim, parasız, ulaşılabilir, nitelikli ve anadilinde kamusal hizmet mücadelemizi daha da yükselteceğiz.
Yasaklar ne geçmişte, ne bugün ne de gelecekte haklı, meşru ve fiili mücadelemizi engelleyemeyecektir.”
(Haber Merkezi)
 
Editör: TE Bilisim