İç Güvenlik Yasa Tasarısı’nı Meclis’e sunan iktidar partisinin paketin amacının terör eylemleri nedeniyle vatandaşların can ve mal güvenliğinin sağlanması olduğunu söylediğini kaydeden Demirer, “Buna kargalar bile güler. Çünkü AKP iktidara geldiğinde Apo hapiste, PKK ise bitmiş idi. Terörü büyütüp bu gün doğu ve güneydoğu bölgesini PKK'ya teslim eden, orada devleti fiilen yok eden bu iktidardır.
PKK terör örgütü ile Oslo'da masaya oturan, “demokrasi ve çözüm süreci” ve “açılım paketleri” adı altında teröre destek veren, Türkiye'nin bölünmesinin yolunu açan bu iktidardır. Bu süreçte en önemli ortağı BDP ve HDP'dir” dedi.
Teröristlerin çiçeklerle karşılanmasına göz yuman ve çadırdan bozma mahkemeler kurarak onları serbest bırakanın AKP iktidarı olduğunu belirten Demirer, açıklamasının devamında şu görüşleri dile getirdi:
“Terör örgütünün fiili egemenlik alanları kurmasına, Atatürk heykellerini yakıp yıkmasına karşın, askeri, polisi görev yapamaz kılan bu iktidardır.
Suriye halkına karşı emperyalistlerin taşeronluğunu üstlenen, sonrasında "büyük Osmanlı" kurma hayaliyle Suriye'ye karşı yürütülen emperyalist savaşta dinci terör örgütlerinin yanında yer alıp kendi ülkesinin güvenliğini tehlikeye atan bu iktidardır.
O halde PKK ile anlaşarak ülkemizin belirli bölgelerinde egemenliği terör örgütüne devreden, Anayasa değişikliği için onlarla birlikte hareket etmek isteyen, kısacası Cumhuriyeti yok etme amacında PKK ile el ele veren AKP, iç güvenlik paketini gerçekten teröre karşı mücadele için çıkarıyor olabilir mi?
Aslında bu yasa ile iktidar, bir yandan seçim öncesi kendisine PKK ile pazarlık alanı açmayı hedefliyor. Ama asıl hedefi yurtseverler.
Bu yasa, yasaklara rağmen ADD öncülüğünde Ulus meydanında toplanıp barikatları yıkan, kar kış, yağmur çamur demeden Silivri önlerinde toplanan, Tandoğan meydanında milyonlarca olup Anıtkabir'e koşan, Gezi direnişinde bağımsızlık ve özgürlük istemiyle ayağa kalkan milyonlarca yurtseveri sindirmek için çıkarılmak isteniyor.
Bu yasa ülkeyi ancak savaş koşullarında uygulanabilecek bir sıkıyönetim rejimine sokarak, bu rejimin hukuk tanımaz ortamında her türlü yetkiyi siyasette toplayarak 2023 hedefine varmak için çıkartılmak isteniyor.
Bu yasa Türkiye'nin NATO'dan bağımsız, NATO komutasında olmayan tek silahlı gücü jandarmayı sivilleştirerek, dört bir yanı terör tehdidi altındaki ülkemizin terörle mücadelede en iyi yetişmiş, en deneyimli ve mobil birliklere sahip olan tek gücünü polis gibi siyasetin emrine sokmak ve teröre karşı etkisiz kılmak için çıkartılmak isteniyor.
Bu torba yasa tasarısı Meclis’ten geçerse Demokrat Parti döneminde Meclis’te kurulan ve yargı yetkisini gasp eden Tahkikat Komisyonu'na verilen yetkilerin benzerleri bu yasa ile yürütmeye verildiğinden herhangi bir hakim ve savcı kararı olmadan gözaltına alınabileceksin, avukat dahi çağıramayacaksın.
Yine hakim ve savcı kararı olmadan, sadece polisin seni “makul şüpheli” bulması ile üstün, eşyan, aracın aranabilecek, fişlenebilecek, bir bakanın isteğiyle dinlenebileceksin.
Hatta Anayasal bir hak olan ve şiddet içermeyen toplantı ve gösteri yürüyüşlerine katılman halinde dahi polis, "durumu değerlendirerek" doğrudan seni yakalayabilir, yürüyüşünü engelleyebilir ve oradan uzaklaştırabilir. Kısacası can ve mal güvenliğin “birilerinin” insafına kalmış olacak.”
(Taner ŞİMŞEK)
Editör: TE Bilisim