Genel Başkan Mustafa Kamalak önceki akşam düzenlenen Saadet Partisi Çorum Milletvekili Adayları’nın tanıtım toplantısına katıldı.
Devlet Tiyatro Salonu’ndaki toplantıda SP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Karaman, Anadolu Gençlik Derneği Genel Sekreteri Halil Adıgüzel, SP İl Başkanı Faruk Cıdık, Merkez İlçe Başkanı Orhan Sakınmaz, Çorum Milletvekili Adayları ve coşkulu bir partili topluluğu hazır bulundu.
Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklâl Marşı’nın okunmasının ardından kürsüye gelen SP İl Başkanı Faruk Cıdık, Millî Görüş davasına gönülden bağlı olduklarını ve hiçbir koşulda bu davadan vazgeçmediklerini belirterek, “Havuz medyasıyla, iş adamlarıyla, kurum ve kuruluşlarıyla şer odaklarıyla, kuru kalabalıklarıyla yani kendince oluşturdukları korku dünyasına diyoruz ki. Unutmasınlar nemrutu yok eden bir topal sinekti. Çölün ortasında ağzına su almış koşturan bir karınca misali, karada Allah’ın emri ile gemi yapan Nuh a.s gibi, İstanbul’un fethi için gemileri karadan yürüten Fatih Sultan Mehmet gibi ve küfrün 350 yıllık egemenliğinden sonra tüm dünyanın karşı çıkmasına rağmen Kıbrıs’ın fatihi gibi mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz. 1 Kasım seçimlerine kadar bütün kardeşlerimi canla başla çalışmaya davet ediyorum.” diye konuştu.
SP Çorum Milletvekili Adayları Mustafa Bulut, Baki Ergün, Mehmet Durmaz ve Adnan Cıdık’ın selâmlama konuşmalarının ardından Genel Başkan Mustafa Kamalak partililere seslendi.



“Sivas’tan öteye geçememek, utanılacak bir durumdur”
1 Kasım Seçimleri’nin önemine değinen Prof. Kamalak, Millî Görüş davasının rakamlarla ölçülemeyecek kadar büyük bir dava olduğunu vurguladı. Konuşmasında sık sık terör olaylarına değinerek AKP iktidarını eleştiren SP Genel Başkanı Kamalak şu görüşleri dile getirdi:
“Bizim davamız rakamlarla ifade edilemez, o kadar büyüktür. 13 yıldır ülkeyi sözüm ona idare ettiğini zanneden bir parti, eğer 80 bin oy daha fazla almış olsaydım 18 milletvekili çıkaracaktım diyor. Benim 80 binim onların 80 milletvekiline tekabül ediyor. Demek ki bu dava sayılarla, rakamlarla ölçülemez. Önümüzde bir seçim var. Çorum’un daha aydınlık günlere kavuşması, kardeşlik hukukunun tesisi için şu an mazlum milletlerin derdine deva olacak başka bir topluluk var mı? Mecliste 4 tane parti var. Bunların ayrı ayrı iktidar olduğunu düşünün. Bunlar iktidar olsa ne olur? Ülkenin birliği bütünlüğü sağlanır mı? AKP tekrar tek başına iktidara gelse ne olur? Sizin iktidara geldiğinizde ülkenin herhangi bir tarafına gitme ve vatandaşın can, mal güvenliği konusunda bir problemi yoktu. Sayın Cumhurbaşkanı, Başbakan muhalefet liderlerine ‘Sivas’tan öte geçemezsiniz.’ diyorlar. Allah aşkına bu ülkenin sahipleri kendi ülkelerinde can güvenliği içinde gezemiyorlarsa bunun sorumluluğu kime aittir? Böylesine utanılacak bir durumu, iftihar meselesi gibi sunuyorlar. Bunlar iktidara talip olduklarında Türkiye’nin herhangi bir bölgesinde, herhangi bir ilinde seçim yapamama gibi bir durum var mıydı? Seçim kuruluna diyorlar ki sandıklar taşınsın, orada seçim güvenliği yok. Sorumlusu kim? 13 yıldır işbaşındalar, 13 yıl daha versek Allah korusun kanaatimce ayağımızın altından vatan toprakları bütünüyle kayar gider.”



“Zaman bizi haklı çıkardı”
AKP iktidarından önce terör olaylarının durmuş olduğunu anımsatan Kamalak, çözüm süreciyle birlikte yeniden ülkenin her tarafına şehit cenazesinin gittiğini söyledi. Kamalak konuşmasına şöyle devam etti:
“13 yıl önce şehit geliyor muydu? Sadece Çorum’a değil, şehit gelmeyen il kalmadı. Çözüm sürecini başlattıklarında Sayın Cumhurbaşkanı’na başbakanlığı döneminde bizzat söyledim. Siz demokratik açılım, barış süreci diyorsunuz ama biz endişe ediyoruz. Çünkü bu süreç neticede ya Türkiye’yi bölünmeye götürecek ya da çok daha büyük çatışmalarla karşı karşıya getirecek dedik. Malum medya koro hâlinde üzerimize saldırdı. Ne istiyorsunuz, kan mı istiyorsunuz, şehit cenazeleri gelmiyor dediler. Ne yazık ki zaman bizi haklı çıkardı. Her gün 3-5 şehit cenazesi, zaman zamanda 10-15 şehit birden gelmeye başladı. Bu kanı durduracak olan halkımızdır. Şehit kanlarının akmasının sorumlusu AKP, terörü bitiremez.”

“AKP ile birlikte eşkıya şehre indi”
13 yıl önce şehirde teröristin barınamadığını aktaran Kamalak, AKP iktidarıyla birlikte dağdaki teröristlerin şehirlere kadar indiğini belirterek şöyle devam etti:
“Silahlı unsurları şehre indirdiler. Şehirde KCK yapılanması denilen örgüt mensuplarını da serbest bıraktılar. Anadolu’ya yayıldı bunlar. Kim terörist, kim değil belli değil. Telefonla konuşan asker ensesinden vuruluyor, cadde pazarda gezen emniyet mensubu orda vuruluyor. Eşkıya şehre indi. Terörle mücadele eden subayları terörist başı diye zindanlara attılar. Biz dedik ki, suç işleyen elbette cezalandırılmalıdır. Fakat bir hukuk devletinde kurunun yanında yaş yakılmamalıdır. Bize Ergenekoncu, Balyozcu dediler. Sonra dediler ki safmışız, yanılmışız. Bitmedi ordunun, askerin burnunu sürttüler, maneviyatını kırdılar. Polisi de paralelci, şucu ve bucu diye böldüler. Dolayısıyla pasifize ettiler. Sanki 12 yıl omuz omuza, el ele yürüyenler, beraber ıslandık biz bu yağmurda diyenler kendileri değilmiş de benmişim gibi zeytinyağı gibi üste çıktılar, beni Paralelci olmakla suçladılar.”



(Recep SERBES)
Editör: TE Bilisim