Oruç tutmanın yasak olduğu, başını örten kadınların işkence ve katliamlara maruz kaldığı Doğu Türkistanlılara karşı dünyanın sessizliğini ve vurdumduymazlığını da kınadıklarını vurgulayan Saatcı, Memur-Sen olarak, geçen yıl Çin Büyükelçiliği önünde iftar yaparak, baskıcı tutumundan dolayı Çin’i protesto ederken, Uygur Türkleri’nin de sesini duyurduklarını ve haklı davalarında destek verdiklerini belirtti.
İnsanlık dışı bu uygulamaların sona ermesi çağrısında bulunduklarını ifade eden Saatcı, “Her canlının yaşama hakkı bulunduğunu ve yaşama hakkının kutsallığına inanıyoruz. Çin’deki köpek katliamını protesto için ayağa kalkan sözde hümanistleri ve sözde örgütleri, Doğu Türkistanlıların yaşadıkları karşısında sessizliklerini ibretle izliyoruz. Hayatını kaybeden, zulme uğrayan, işkence gören Müslüman olunca, dili tutulan sözde insan hakkı savunucularının ikiyüzlülüklerini ilk defa görmüyoruz. Filistin’de, Suriye’de yaşanan insanlık dramına sessiz kalanların Bosna’daki ihanetlerini de unutmuş değiliz. Bu sebeple, öncelikle Müslüman ülkeler ve İslam İşbirliği Teşkilatı olmak üzere, ülkemizdeki bütün sivil toplum örgütlerini, iktidar ve muhalefet partilerini bu konuyu siyaset üstü görerek, sorunun çözümü için, Çin’e ‘dur’ demeye davet ediyoruz. Duyarsızlık ve sessizliğimizle zalimlere cesaret vermek yerine, tepkimizle, protestolarımızla onların vahşetini dünyaya duyurarak, insanlığın vicdanını harekete geçirmeliyiz. Çin devletine çağrımız; Derhal Doğu Türkistan’daki baskıcı uygulamalarından vazgeçmesi ve oradaki kardeşlerimizin can, mal ve namus güvenliğini sağlamasıdır. Bölgeye gitmek isteyen uluslararası gözlemci ve yardım kuruluşlarına engel olmamasıdır.”
Memur-Sen olarak diyoruz ki, baskı, işkence ve katliamlarına devam ettikçe, Çin ‘Katil Çin’ olarak tarihte yerini alacak, hem insanlığın vicdanında, hem de mahşerde mahkûm olacak, yaptıklarının hesabını veremeyecektir.”
(Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim