Tarım Reformu Genel Müdürlüğü’nün organize ettiği “Atıl Tarım Arazilerinin Üretime Kazandırılması ile Arazi Bankacılığının Kurumsal Altyapı ve Mevzuat Hazırlama Çalıştayı” için ilimize gelen Dr. Metin Türker, ülkemizde olduğu gibi dünyada da artan nüfusun gıda ve suya olan ihtiyacı artırdığını, tarım arazilerinde yaşanan daralmanın gıda güvenliğini tehdit eder boyutlara ilerlediğini vurguladı.

Çalıştayın açılış bölümünde artan nüfus ve ham madde ihtiyacından dolayı tarım arazilerinin öneminin artığına dikkat çeken Türker, ülkemizde başlatılan arazi toplulaştırma çalışmalarının tek başına sorunları çözmeyeceğini, bunun yanında arazi bankacılığı gibi modellerin de uygulanması gerektiğini belirtti.

Çorum’daki çalıştaya 17 ilden konunun uzmanların katıldığını vurgulayarak Atıl Tarım Arazilerinin Üretime Kazandırılması ile Arazi Bankacılığı çalışmalarına Bakanlık olarak 2005 yılında başladıklarını söyleyen Türker, bu konuda ülkemizin geldiği noktayı ve dünyadaki durumu sunumuyla anlattı.

Dünyada tarım ve gıdanın giderek önem kazandığını, halen 6 milyar olan nüfusun 2050 yılında 9,5-10 milyara dayanacağını ve bu nüfusun beslenebilmesi için de mevcut üretimin en az yüzde 60 oranında artırılması gerektiğini söyleyen Tarım Reformu Genel Müdürü Dr. Türker; “Türkiye halen bin 500’ü geçkin tarım ürününü dünyaya 194 ülkeye satmaktadır. Tarım açısından son yıllarda sıralamada gerilesek de Avrupa’nın en büyük üreticilerinden biriyiz. Günümüzde dünyada 39 ülkede gıda, 79-80 ülkede ise su sıkıntısı çekilmektedir. İklim ve diğer değerlendirmelere baktığımız zaman 2035 yılı sonrası için su ve gıda savaşlarının kaçınılmaz olacağından bahsedilmektedir. Her yıl dünyada 12 milyon hektar tarım arazisi, tarım dışına çıkmaktadır. Türkiye’de 2005’e kadar 117 bin hektar alan tarım dışına çıktı. 2005’ten sonra çıkan kanunlar sayesinde 70 bin hektara azalmış. Son geldiğimizde ise bu oran 30 bin hektar alana düşmüş. Son yapılan düzenlemelerle 150 bin personeli olan devasa büyüklüğe sahip bir kurum haline geldik. Gelinen noktada 81 milyon nüfusu besliyoruz. Yetmiyor 4-5 milyon mülteci, ayrıca 35 milyon turisti bekliyoruz. 17 milyar dolar da ihracat katkımız var. Şimdi temel sorun ne. Bunun için doğru teşhislerle ve hızlı yöntemlerle ülkemizin tarımda üretim, kalite ve verimliliğini artırmamız gerekiyor. Bunun için öncelikli olarak verimliliği etkileyen olumsuz unsurlara bakmamız gerekiyor. Bizim en önemli sorunumuz tabi ki ölçek sorunudur. Türkiye’de 32 milyon civarında tarım parseli vardır. Bunların yüzde 67’sinin ÇKS kaydını tamamlamış durumdayız. Bu oranı daha yukarılara çekmemiz gerekiyor. Ayrıca arazi toplulaştırma işlemlerini hızlandırdık. Yılda 1 milyon hektar hedefi ile yola devam ediyoruz. Yaklaşık 40 milyon tarım arazisi maliki olan ülkemizde aktif olarak ise bu işi 3 milyon kişi yapmaktadır. Burada bir de parselizasyon sorunu ortaya çıktı. Mevcut parsellerin çoğunluğunun yasal yolu yok, suya ulaşımı yok ve modern tarıma uygun değil. Salt toplulaştırma bu sorunların çözümü için de yeterli değildir. Yaşanan sorunların ve teknoloji kullanımının azlığının bize yıllık kaybettirdiği rakam 13 milyar TL civarında” diye konuştu.

Ülkemizde işletme ölçeğinin küçüklüğü, mekanizasyon, finansman, verimlilik, pazarlama, göç ve sosyal sorunlar nedeni ile yaklaşık 1 milyon çiftçinin üretimi terkettiğnii, miras yoluyla arazi bölünmesine son verilerek arazi bankacılığı gibi metodlar ile güçlü işletmeler yaratılması gerektiğini söyleyen Türker, “Bizim bu konuda yeni bir açılıma ihtiyacımız var. Arazi toplulaştırma ile birlikte arazi bankacılığı gibi metotları da uygulamamız gerekiyor. Ülkemizde miraslar yüzünden arazi büyüklükleri artık metrekareler düzeyine inmiş durumda. Dünya genelinde yaptığımız incelemelerde uzmanlar bize öncelikli olarak mirasta bölünmeyi durdurmamız gerektiğini söylediler. Bizde tarım arazilerinin büyüklüğü sürekli aşağıya doğru gidiyordu. Bu anlamda 2006’dan sonra yaptığımız yoğun çalışmalar sonucunda 2014 yılında tüm partilerin ortak oyuyla çıkarılan bir yasa ile bu sağlandı. Miras ve arazi yönetimini düzenleyen bu kanun Cumhuriyet tarihinin en önemli kanunlarından birisi oldu. Böyle giderse 20-30 yıl sonra ülkemizde tarım yapılabilecek arazimiz kalmayacak. Toplulaştırma yapısal sorunların çözümü için bir amaç değil araçtır. Dünyada bu konuda güzel örnekleri ülkemiz için uygulamamız gerekiyor. Gelişmiş ülkeler tarımsal arazilerin boş kalmaması, işletme ölçeğinin büyütülmesi ve parsellerin yeniden imarı ile arazi taleplerinin karşılanması için toplulaştırma ve arazi bankacılığı sistemini sürekli olarak gündemde tutmaktadır. Ülkemizde 15 Mayıs 2014 tarihinde çıkarılan kanun tasarısı sonrasında kurum olarak son 3 yılda 586 bin 380 mirasçıya yaparak toplam 651 bin 185 hektar tarım alanının satış yolu ile bölünmesini engelledik. Toplamda ise 5 milyon 4 bin 671 adet tarım parseli bölünmeksizin mirasçılara intikal etti. Bundan sonraki süreçte arazi bankacılığı ile arazi edindirme ve diğer metotlar ile tarım işletmelerindeki sorunları çözme hedefi doğrultusunda çalışmalarımızı sürdüreceğiz” diyerek sözlerini tamamladı.

(Volkan SINAYUÇ)

Editör: TE Bilisim