2020 ve 2021 1 Mayıs’larına ekonomik kriz ve pandeminin damgasını vurduğunu kaydeden Gökmen, “Krizin nedeni üreten emekçi sınıflar değil kapitalizm. Covid-19 salgını nereden türedi, henüz tam olarak bilinmiyor. Ama sermaye hükümetleri eliyle salgının bir işçi hastalığı haline getirildiği ortada. Bir sömürü düzeni olan kapitalizm salgının da krizin de yükünü işçi sınıfı ve yoksul halklara kesiyor” dedi.
Çaresi olan bir hastalıktan milyonların kırıldığını belirten EMEP İl Başkanı Gökmen, “Hindistan’da hastane önlerinde can veren yoksullar kapitalizmin nasıl barbar bir düzen olduğunu gösterdi. Hâlâ dünyada 100’e yakın ülkeye aşı ulaşmış değil. İlaç ve aşı tekelleri patent zinciri takarak aşıya yoksul kıta ve ülkelerin ulaşmasını engelliyorlar. Her şey para, her şey alınıp satılan meta onlar için” ifadelerini kullandı.
“HALK SÜRÜ BAĞIŞIKLIĞINA TERK EDİLDİ”
Türkiye’de de durumun farklı olmadığına dikkat çeken Gökmen, AKP sözcülerinin pandemiyi uluslararası rekabette bir fırsata çevirmek istediğini alenen söylediğini dile getirdi. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın “Fabrikalarda çarklar hiç durmadı” dediğini anımsatan Gökmen, “Evet çarklar durmadı ama ölümler de durmadı, vaka artışları da durmadı. Sermayenin kasası dolsun diye işçiler vahşi sömürü çarklarına sürüldü. Hastanelerde, alınmayan önlemler yüzünden yüzlerce sağlık emekçisi hayatını kaybetti. Halktan toplanan vergilerle oluşan kaynaklar buhar oldu, kaynaklar yandaş şirketlere peş keş çekildi. Halk sürü bağışıklığına terk edildi” dedi.
Gökmen, son olarak “tam kapanma” adı altında üç haftalık kısıtlamalara gidildiğini dile getirerek, “Esas mevzu turizm baronlarının alacağı siparişlerdi. Zenginler korunaklı tatil adacıklarına çekilirken yoksullar dört duvar arasına kapatıldı. İşçiler çalışmaya devam etti. Ekonomik ve sosyal destek sağlanmayan milyonlarca yoksul sofrada porsiyon küçültmeye ve açlığa terk edildi” ifadelerini kullandı.
“TAM KAPANMA, 1 MAYIS’IN 
YASAKLANMASI İÇİN KULLANILDI”
“Tam kapanma”nın 1 Mayıs’ın yasaklanması için de kullanıldığını vurgulayan Gökmen, açıklamasına şu şekilde devam etti:
“Pandemi, hem esnek çalışmanın hem de otoriterleşmenin aracı haline getirildi. AKP kongreleri, tarikat şeyhlerinin cenazeleri lebalep dolarken yasak yine işçi emekçilere geldi. Ülkeyi gece kararnameleriyle yönetmeye başlayan “tek adam yönetimi” halkın birikmiş tepkisinden çekindiği için 1 Mayıs’ı yasakladı. Sendikaların, mitingleri 30 Nisan’da yapma başvuruları da reddedildi.   
Biz başından beri “1 Mayıs yasaklara sığmaz” dedik. Bütün baskı ve sindirme çabalarına rağmen 1 Mayıs fabrikalarda, işyerlerinde ve hastanelerde yaygın kutlandı. Ortaya çıkan tablo, kutlamaların 2020’den daha güçlü olduğunu gösteriyor. Ayrıca fiili yasaklara rağmen emek ve demokrasi güçleri hemen bütün illerde alanlara çıkmayı başardı, İstanbul’dan Diyarbakır’a ülkenin birçok merkezinde emekçiler taleplerini haykırdı. Ayrıca şu notu düşmek gerekir ki; emekçilerin tabandan gelen mücadele eğilimine rağmen sendikal bürokrasi yine kendinden bekleneni yaptı ve 1 Mayıs’ta alanlardan kaçtı.
Partimiz EMEP bu yıl “Güvenceli İş, İnsanca Yaşam, Hak ve Özgürlükler için 1 Mayıs’a” şiarıyla çalışmalarını yürüttü. Sanayi siteleri, emekçi semtlerinde sendikalı bile olmayan işçilerle birçok yerel kutlama gerçekleştirdik. 
Sonuç olarak 1 Mayıs; Kod 29 zulmüne, işten atmalara, hayat pahalılığa karşı direnen işçilerin, salgında ölümün pençesinde çalışan sağlık emekçilerinin, traktörüne haciz gelen, ürünü tefeciye peşkeş çekilen üretici köylülüğün, İstanbul Sözleşmesinden çekilme örneğinde olduğu gibi erkek egemen şiddete direnen kadınların, Boğaziçi üniversitesinde kayyum rektör istemeyen üniversitelilerin, milyonlarca diplomalı işsiz gencin, kısacası bütün bir işçi sınıfı ve halkın taleplerinin dile geldiği gün oldu.
Bütün dünyada birbirilerini tanımayan milyarlarca işçi ve emekçi, yanı sıra ezilen halklar 1 Mayıs’ta aynı duyguyu yaşadı. Bir gün dünyayı ve ülkeleri bu kapitalist barbarlık düzeninden kurtarmanın umuduydu bu.  
Tıpkı 1918-19 İspanyol gribi günlerinde olduğu gibi; pandemide ne devrimler durur ne de karşı devrimler. Burjuva gericilik ve emperyalistler Karadeniz’de savaş borusu çalışarak şimdiden yeni bir paylaşım savaşına hazırlanıyor. Şimdi her bir ülkede emek, barış, özgürlük, demokrasi ve bağımsızlık talepleriyle işçi sınıfı ve ezilenlerin birleşik mücadele cephelerini oluşturmak gerekiyor. 1 Mayıs’ın yakın tarihe sunduğu en önemli çağrı budur.” (Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim