Geçen ay İstanbul’da erken saatlerde spora giderken köpek gezdiren bir beye, “Merhaba, 5-6 dakikadır bu minik köpeğin bazı şeyleri koklamasını sabırla seyrediyorsunuz. Ben de sizi izliyorum. Ne yapıyor bu güzel yavru?” diye sordum.

“Beyefendi, siz sabahları gazete okumuyor musunuz? Bu yavru da günlük gazeteleri okuyor” dedi. Ne kadar güzel, sabırlı ve cansever insanlar var dünyada.

Osmancık’ta bir zamanlar avcılık yapan babam Mustafa Kemal Özata, beni 5-6 yaşlarımda ava alıştırmıştı. Evimizin bahçesinde kulübede beslediğimiz Tom (Puanter) adlı bir av köpeğimiz vardı. Onunla ava gittiğimizde hiç boş gelmezdik. Yıllar önce, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Avusturya ve İtalya gezilerimizde genelde bütün bayan ve erkeklerin koltuklarında kitap veya gazete, ellerinde köpeklerle gezdiklerine tanık oldum. Prag, Budapeşte, ve Viyana’da yaklaşık 2 milyon insan nüfusuna karşılık bir buçuk milyon da kayıtlı köpek varmış.

Kedi, köpek düşmanı değilim, ama evin içinde bu canların beslenmesinin sağlık açısından sakıncalı olduğuna inanıyorum.

Rahmetli Yusuf Bozkurt Özal’ın beyin tümöründen ölmesine, eşiyle beraber evlerinde besledikleri köpekten bulaşan bir virüsün sebep olduğunu gazetelerde okumuştum.

Ayrıca, bu başkentlerde her evlenen bin kişiden 750’si boşanıyormuş. Rehberimizden edindiğim bu bilgiler beni çok şaşırtmıştı. Batılıların ilmine, uygarlığına ve insani gelişmişliğine hayranım ama, aile anlayışlarını, sosyal dayanışmadan yoksun bencil hayat tarzlarını çok yadırgamıştım.

Yaklaşık 14 gündür Bodrum Yalıkavak’tayım. 20 Haziran’da Bodrum’dan abone olduğum Türk Telekom hâlâ internetimi bağlamadı. İki defa cep telefonuma randevu verdiler ikisinde de gelmediler. Nihayet bugün (4 Temmuz) geldiler, eve girmeden panodan bağladıklarını söyleyip gittiler. Bir elektrikçi bularak interneti bağlatabildim. Türk Telekom’un bu garip hizmet anlayışı yazlıklarda abonelerin tepkisine neden oluyor. Umarım, bir an evvel kurumsallaşarak müşteri memnuniyetine önem verirler.

Bugün Mynet’te ilginç bir haber okudum. İlginizi çeker diye paylaşıyorum.

Seksler de Artık Dijitalleşmiş:

Sexting kelimesi, İngilizce “sex” ve “texting” kelimelerinin bir araya gelmesiyle oluşmuştur. “Cinsellik barındıran, cinsel amaçla yapılan mesajlaşma” şeklinde çevrilebilir. Seksin modern ve dijital versiyonu sexting tüm dünya gençliğini esir almış vaziyette. Sexting aslında hep vardı, ancak akıllı telefonların hayatımıza dahil oluşundan sonra zirve yaptı. Eskiden yalnızca metin gönderebiliyorken artık görüntü, ses, video ne istersek atabiliyoruz. Bu da sextingi oldukça güçlü bir iletişime çeviriyor.

Anne ve babalar, çocuklarınızı gerçek yaşamdan uzaklaştıran bu sanal alem sevdasından uzaklaştırmak size düşüyor. Kızmadan, kırmadan, incitmeden gönül tellerine dokunarak onlara yaklaşın, onları sevin, onları anlamaya çalışın.

Onlara büyük insanlar gibi davranın ama onlardan büyük insan davranışları beklemeyin. Onların hayatını karartırsanız, sizlerin de hayatı kararır.

ADNAN ERSAN’IN KİTABINDAN MEZAR TAŞI ESPRİLERİ

Sonunda ölüm var ölüm, ölün de görün. Dua etmeden geçerseniz ölümü görün.

Kim demiş kırmızı ışıkta geçilmez diye? Rahmetli geçerdi.

Lutfen arkamdan kapıyı kapatın ve dünyanın ışıklarını söndürün.

Allah’ın emri, Peygamberin kavliyle Azraile verdik.

Ziyaretime gelen yalancı dostlar, gece yatısına da beklerim.

Hastaneden taburcu olmayı umarken dünyadan taburcu oldu.

Apartmanın asansörü geliyor mu diye boşluğa bakmıştı. Geliyormuş.

Dünyada sığınacak bir yer bulamadı. Sonunda Yaradana sığındı.

Yer üstünde yaşamaya değer bir şey bulamayınca yeraltına taşındı.

Ölüm kapıyı çalınca sakın açmayın. Rahmetli açmıştı.