Dünkü yazımda konunun ağırlığı dış güçler idi. Bu gün birkaç belge ile fikrimizi destekleyelim. Diğer diyeceklerimiz sonra.

 

1-MAVİ KİTAP (BLUE BOOK)

 İNGİLİZ Parlamentosu onayıyla 1916’da Wellington House, yani Savaş Propaganda Bürosu tarafından ‘Mavi Kitap-Blue Book’ olarak adlandırılan iki kitap hazırlatıldı. Kitaplardan birincisi Almanlar aleyhine yazılan ve Belçika cephesinde Almanların kadınların göğüslerini kestiğini, insanları öldürüp sabun yaptıklarını anlatıyor ve ‘Alman Mezalimi’ başlığını taşıyordu. İkincisi ise ‘Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermenilere Muamele’ adlı kitaptı. İki kitabın da yazarları diplomat James Bryce ve tarihçi Arnold Toynbee idi. Kitapların amacı, ABD’yi Birinci Dünya Savaşı’na girmeye kışkırtmaktı. Savaş sonunda, Almanların itirazı üzerine, 3 Aralık 1925’te dönemin Dışişleri Bakanı Austin Chamberlain, Lordlar Kamarası’nda Almanlarla ilgili Mavi Kitap’ın tamamen temelsiz ve savaş propagandası olduğunu açıkladı.

*

 

 Toynbee, Ermenilerle ilgili kitapta, tehcir sırasında Osmanlı topraklarında bulunduğunu iddia ettiği 1 milyon 800 bin Ermeni’den üçte birinin katledildiğini savundu. Kitapta 150 tanığın ağzından tehcir sırasında yaşanılan olaylar anlatıldı. Ancak daha sonra, bu tanıkların Ermeni Taşnakyutsun Partisi üyeleri oldukları ortaya çıktı. Toynbee, kitabıyla aynı günlerde The Times’da yayımlanan bir makalesinde Türkler’i ‘acımasız’ ‘vicdansız bir zorba, ‘gerçek bir barbar’ olarak suçlamış, tüm dünyayı yakıp yıkmakla itham etmişti. Toynbee de, daha sonra yayınladığı bir başka kitapta Mavi Kitap’ın ‘savaş propagandası’ olduğunu açıkça kabul etmişti.

*

Almanlardan savaş yalanları yüzünden özür dileyen İngiltere, Türkiye’den özür dilememiştir. Çünkü Türkiye bu yazıda da söz konusu ettiğimiz gibi kısır iç çekişmelerle bilerek meşgul edilen ve birçok farklılıkları kışkırtılıp çatıştırılan bir toplumdur. Çok akıllı süper liderlerimiz de bu oyunu yutmuş ve maalesef oyunun figüranı olmuştur. Kimse İngiltere’ye ve Ermenilere “Özür dile- tarihinle yüzleş” diyememektedir. Bu şartlarda da görüyorum ki iktidar da; muhalefet de bunu diyemeyecektir. İktidar, istikbal peşinde; muhalefet, ayakta uyuyor. Madem sosyalist enternasyonale gidiyorsun, tam fırsat be arkadaşım; tarihî ve millî konularda uğradığımız haksızlıkları dile getirsene. Türk Askerinin Kıbrıs’ta işgalci olmadığını ve oraya niye gittiğini söylesene. Soykırım soytarılığını dile getirip, “soykırım yalandır“ desene. 1877- 1921 elli yıl Ermenilerin Doğu Anadolu’da ve Kafkaslar’da Müslim tebaa’ya şunları yaptı- bunları yaptı desene.

Kim yurt dışına giderse, orada hangi toplantıya katılırsa; hemen iktidarı kötüleyip şikâyet ediyor. Bu adamlar bizim üst amirimiz mi arkadaşlar? O herifler(!) senden veya benden çok mu büyük adam?

*

2- AZINLIK OKULLARININ GİZLİ MÜFREDATI ( )

Bakın tarihçi ve bilim adamı Yrd. Doç. İlknur POLAT ne diyor:

“Bu okullar siyasi amaçlı eğitim faaliyetlerinde bulunarak Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşünü hazırlayan ve hızlandıran önemli etkenlerden biridir. Bunların eğitiminin temelinde, Osmanlı İmparatorluğu üzerinde nüfuz sahibi olmak; eğitim, din, kültür ve politikada etkin olmak vardır.”……

“Bunun yanı sıra; ticaret, okul, kilise, misyoner bağlantısı, Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu siyasi zayıflığı, Osmanlı’nın kendi zararına verdiği birçok imtiyaz ve kapitülâsyonları, yasal boşlukları da çıkarları doğrultusunda kullanmışlardır. Yalnız bulunduğu dönemi ve Osmanlı Devlet’ini etkilemekle kalmayan bu okulların siyasi faaliyetleri, birçok olayı olumsuz etkilemiş ve etkileri günümüze yansıyan sorunlara zemin hazırlamıştır.”

Edremit’e bağlı Cunda Adası Rum okulunun 1884 ders programı:

1-Türkleri, Rumlara ezelî düşman olarak tanıtmak.

2-Türkleri iktisaden zayıflatmak.

3-Avrupa devletleri yanında Türklerin her konuda itibarını zedelemek

4-Türk milletini ahlak, din, milliyet ve gelenek bakımından zayıflatmak

5-Türk gençliğini bozmak,

6-İstanbul’u ele geçirmek,

7-Türk halkı ile Devletin arasın açmak.

8-Her meslekten Türk’ü zor duruma düşürmek,

9-Rüşvet ve kandırma yoluyla Türk taraftar edinmek,

10-Türk çiftçisinin borçlandırılmasını ve işini veya malını

11-Rumlara devretmesini sağlamak,

 

Yahudi Mekteplerinde Durum: (Aynı kitap  s.195)

Yıl 1880

Selanik’te başka bir gayrimüslim okulunun programı:

1-Roma ve Doğu kiliselerini birleştirmek.

2-Bu amaç için doğu Hristiyanlarını, Katolikleştirmek.

3-Osmanlı Tebaasındaki Hristiyanları Osmanlı Devletinden koparmak. 

4- Kendi emellerine hizmet ettirip, onları bağımsız devlet hâline getirmek.

5-Müslüman Türk çocuklarını din açısından etkileyerek kendi milletinden koparmak.

6-Osmanlı tebaasındaki Hristiyanları, Osmanlı Devletinden ayırmak.

“Misyoner okullarının en etkilisi Amerikan misyoner teşkilatı idi. Bunların en önemlisi “American Board of Commissioners for Foreign Missions” idi. 1810 nda Amerika Bostan’da kuruldu. 1821 den itibaren Türkiye’ye gelmeye başladılar. (Hâlâ bu amaçla geliyorlar) Birçok art niyetli hedefleri yanında en büyük hedefleri Ermeniler arasında Türk Düşmanlığını yaymaktı. Bu amaç için: 1)Kilise ve Manastır kurmak 2) Okullar açmak 3) Telkin konferansları vermek 4) Hayır cemiyetleri kurmak. 5) … “ gibi faaliyetler planlamışlardı.

*

 Farkında mısınız? Plan yürüyor değil mi? Şimdi de bunu yapıyorlar. Tarihimizden istisnaları cımbızla çekip çekip ortaya atıyorlar. Padişahları, paşaları ve Cumhuriyeti kuranları uydurma bahanelerle suçlayarak küçük düşürmeye ve tarihimizi yeniden yazmaya ve yazdırmaya uğraşıyorlar. Tarihinle yüzleş diyorlar. Bizim birçok süper aydınlarımız da bu tava geliyor ve tarihimizle yüzleşelim diyor. Sanki bizim tarihimizi bu güne kadar baştan sona kadar yalandan yazmışlar gibi.

Peki, niye kimse aynı şeyi diğer ülkelere de söylemeyi akıl edemiyorlar. Onlara da “SİZ DE TARİHİNİZLE YÜZLEŞİN” diyen yok. Neden yok?  Onların tarihçileri evliya mı?

Dünyada sadece bizim tarihçilerimiz mi sahtekâr?..!

*

Eğer her Millet, kendi tarihini, düşmanlarının, muhaliflerin ve rakiplerinin ağzı ile yazarsa; vay dünya tarihinin başına geleceklere.

*

3- KİM BUNLAR?

   AMERİKALI DİPLOMATLARMIŞ!

28 Haziran 2010 tarihli Çorum Haber’deki yazım özetle şöyle idi. Basından dikkatimi çekmişti. Tek sıfatları Amerikalı olan, hiçbir resmi görevleri ve sıfatı bulunmayan, bazı zibidiler (o zaman da öyle yazmıştım) Batman, Çorum, Diyarbakır, Konya, Tokat ve Van’a ziyaret yaptılar. Yerel basını da takip ederek şunu öğrendim:

BATMAN’a gelenler, Hasan Keyf’e bakmaktan büyük Keyf almışlar. ÇORUM’a gelenler Hititlere hayranlar. DİYARBAKIR’a gelenler, dünyanın en iyi karpuzunu burada bulmuşlar. KONYA’ya gelenler, Mevlâna’ya âşık olmuşlar. TOKAT’a gelenler buranın tarihine ve temiz havasına hayran olmuşlar. VAN’â gelenler, Van gölü canavarını pek merak etmişler. Bunları uydurmuyorum. O Amerikalı sıfatlı yüce insanların ifadesi bu. Hepsi de nereye gitti ise Vali, Belediye Başkanı ve bilmem başkanları bunları ayakta karşılamış.

Ben de bunları köşe yazımda emniyete ve vilayete ihbar mahiyetinde yazdım. Bizden bir vali Amerika’ya falan eyalete gitse kimse karşılamaz. Hiçbir eyalet valisi de görüşmeye tenezzül etmez. Peki, bunlar kim oluyor da bizim memleketimiz de üst düzey herkes tarafından kabul görüyor?

Bu arada bizim ADD Başkana Sayın Sabahat EKMEKÇİ’nin, bu grubu kabul etmediğini öğrendim. ADD’ye teşekkür yazısı da yazdım.

*

4- OKTAY SİNANOĞLU VE TURHAN ÇÖMEZ:

 Son olarak bu zatın ismini niye andım?

Bu konu çok uzun ve bu konuda yazan pek çok araştırmacı yazarımız ve onlarca kitap var. Ben bu iki ismi tanıyorum diye ikisini yazdım. Bunlar Avrupa ve Amerika’nın ne dümenler çevirdiğini vesikalar ve kaynakları ile yazdılar. Turhan ÇÖMEZ (ki AKP nin kurucularından olup; şu anda yurt dışında bulunuyor ve ne yazık ki Ergenekoncu diye aranıyor) İngiliz ve Fransızların, Türkiye’de, İran’da, Irak’da, Suriye’de hangi isimlerle, hangi dernek ve vakıf adı ile çalıştığını tek yazmış. Amerika, Fransa ve İngiltere’deki merkez adreslerini, cadde-sokak ve H.C.S sine (hane-cilt-sahife) kadar ifşa etmişti.

 

 Devamı yarın