25 Nisan 2022 günü Karar verildi. 17 sanıklı Gezi davasında iş adamı Osman Kavala, “Anayasal düzeni cebir ve şiddet yoluyla ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.

Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Can Atalay, Mine Özerden, Yiğit Ali Ekmekçi, Tayfun Kahraman'a da 18’er yıl hapis cezası verildi.

Bu karar doğrudur ya da yanlıştır, ayrı bir konudur ve de yargının konusudur. Ama bu karar, hem içerde hem de dışarıda Türkiye’nin başını ağrıtacak bir konudur.

***

Peki, ne idi Gezi olayları?

27 Mayıs 2013, Gezi Parkı’nda ağaç kesimine itirazla başlayan ve bir ay içinde 81 ilin 80'ine yayılan, bir muhalefetin başladığı gün olmuştu.

Ve de 27 Mayıs 2013, siyasetin ezberinin bozulduğu, iktidar karşıtı cephede “Türk Baharı”nın başladığı bir gün olarak okunmuştu.

Oysaki bu bir toplumsal talebin, toplumsal bir tepki biçiminde dışa vurumuydu. Demokrasi adına demokratik bir muhalefetin duyurusuydu.

Ama iktidar cephesinden bakıldığında:

“Kuşatılmışlık” endişesiyle, muhalefetin organize ettiği bir eylem olarak görüldü ve de piyasaya, kökü dışarıda sivil bir darbe girişimi olarak sunuldu.

Oysaki:

Her toplumsal tepkiden, her toplumsal muhalefetten, her siyaset doğal olarak faydalanmak isteyebilirdi.

İktidar bu gelişmelere bir “kuşatılmışlık duygusu” ile değil, okuyan bir gözle bakmalı, bu doğal demokratik muhalefeti doğru okuyabilmeli idi.

Elbette ki, iktidardan beklediğini bulamayan toplum kesimlerinin bir itirazı olacaktı.

Elbette ki, yaratılan cumhuriyet karşıtlığı gibi bir algıya laik kesimin bir itirazı olacaktı.

Ve de elbette ki, kent dokusuna ve sosyal yaşama müdahale eden bir anlayışa itiraz eden olacaktı.

Ne yazık ki iktidar, bu itirazları okuyamadı ya da okumadı. Ve bu bakışın sonucu, itirazların şiddetle bastırılması oldu.

İşte o gün biber gazı bu bakışın ürünü, o gün ölenler bu bakışın kurbanları idi.

***

Peki, “Gezi Direnişi” diye adlandırılan Gezi olaylarının amacı ne idi?

Gezi bileşenlerinin toplumsal bakışı anti-emperyal dolgu olsa da, Gezi muhalefetinde belirleyici sınıfsal bir nitelik yoktu. Anti-kapitalist bir vurgu yoktu.

Elbette ki, konu üç-beş ağaç da değildi.

Kent dokusunun korunmasıydı, seküler yaşamın korunmasıydı.

Yani kent kültürünün, modernitenin, yaşam biçiminin savunulmasıydı.

Ve de birikmiş olan hukuksuzluğa, birikmiş olan baskıya, şiddete, ötekileştirmeye, ayrıştırmaya, aşağılamaya bir karşı duruş konulmasıydı.

Ve bu duruş, yalnız o günkü AKP iktidarına karşı değil, bu ülkeyi yönetmeye talip olan tüm iktidarlara yönelik bir uyarıydı.

Başka bir yerde binlerce ağaç kesilse, onlarca “Topçu Kışlası” yapılsa, böyle kitlesel bir tepki görülmezdi.

Çünkü Taksim ve Gezi Parkı; yıllarca özgürlüğün, demokrasinin kalp atışlarının attığı bir yer olarak görülmüştü.

***

Peki, Gezi Direnişindeki gençlik nasıl bir gençlikti?

Türkiye Özgür ve demokratik bir Türkiye'de, barış içinde yaşamak isteyen...

40 yıldır süren bir çatışmanın oluşturduğu toplumsal gerginliğin travması ile büyüyen…

Büyük ölçüde kentli olmaya çalışan, bir ölçüde modernliği temsil eden...

12 Eylül darbe anayasası ile susturulmuşluğa, sindirilmişliğe ve de sistemin en vahşi koşullarına razı edilmişliğe isyan eden bir gençlikti.

Türk-Kürt ayrışmasını, Alevi-Sünni ayrışmasını ve de bu ayrışmayla yapılan çatışmaları reddeden bir gençlikti.

Özet olarak özgürlük ve demokrasi eksenli birlikteliği savunan bir gençlikti.

Kaldı ki bu gençlik, Batı’nın emperyal güçlerinin aleti olmayacaktı.

Bu gençlik, İstanbul sermayesi ile Anadolu sermayesinin kavgasına alet olmayacaktı. Ve bu gençlik, iktidar olanın ve iktidar olamayanların hakaret dolu siyasetlerine de alet olmayacaktı.

Yine bu gençlik, Türk-Kürt, Alevi-Sünni ayrıştırmasının da aleti olmayacaktı. Çünkü bu gençlik, içlerini kin ve nefretle doldurmaya çalışan bir zihniyete isyan etmişti. Nefret duygularını içinden söküp atmış ve barışık yaşayan bir Türkiye istemişti.

Ama ne yazık ki, ne iktidar okuyabildi bu mesajı ne de muhalefet.

İktidar, bu gençliği düşman ilan eder oldu.

Muhalefet, AKP karşıtı bir cepheye hapseder oldu.

Yani bu gençlik, siyasetin dişlileri arasında tarumar edilir oldu.