İçinde bulunduğumuz hafta (1 – 7 Mart) Yeşilay Haftası.

Sigara karşıtı olmam nedeniyle de benim için önemli bir hafta.

Görüyor ve üzülüyorum; gençlerimiz duman altı…

Bu merete, çocuk yaşlarda başlanıyor; sonra da bırakılamıyor.

Bu konuda o kadar çok yazdım ki; biliyorum, okuyana da, eğitim camiasına da, öğrencilere de, öğrenci velilerine de gına geldi.

Bana da gına geldi.

Geldi gelmesine de; inanın görmezden gelmeye de, umursamamaya da gönlüm elvermiyor.

Bu çocuklar, bizim çocuklarımız.

Bu çocuklar bizim geleceğimiz, umudumuz.

Eski Cuma Pazarının, okula yakın ara sokaklarında, okulun başlama saatine yakın saatlerde, ellerinde sigara ile görüyorum onları.

Benim Cumadan Cumaya görüp, tanık olduğum bu görüntü, her gün yaşanıyor bu sokak aralarında.

* * *

Geçtiğimiz Cuma, o gençlerden biri, benden sigara istedi.

“Ben o lanet zehri hiç içmedim. Sen de içme yavrum, lütfen sen de içme…” dedim.

Öyle şaşkın, öyle ağlamaklı, öyle acınası baktı ki; üzüldüm… Söylediğime söyleyeceğime bin pişman oldum.

Belli ki bağımlıydı. Maviş gözleri sulandı.

Elleri titriyordu.

Elimi cebime attım; o an içimden, “al şu parayı, git al bakkaldan” demek geçti; bereket çabuk toparlandım.

“Etme yavrum… Etmeyin, yapmayın… İçmeyin şu mereti. Bu meret yüzünden, benim pek çok yakınımın gırtlaklarını deldiler; o yakınlarım, elleri ellerimde, gözlerimin önünde, çırpına çırpına öldüler.” dedim.

Döndü arkasını, gitti.

Üzüldüm.

Üzülüyorum.

İçim yanıyor.

Bazen, “acaba ben mi abartıyorum” diyor; kızıyorum kendime.

Ama sorumluluk duygularım, baskın çıkıyor.

Daha önce de yazdım; erinmedim, yüksünmedim; bu olayı, bu çocukların okullarının yöneticilerine, dahası İlçe Milli Eğitim Müdürümüze kadar götürdüm.

Büyük umutlarla gittiğim bu makamların hepsinden, benzer yanıtlar aldım.

“Yeni sistemde, bu tür konularda, öğrencilerimize müdahale etme yetkimiz yok…” denildi.

Şaştım kaldım.

Hiç kimse kusuruma bakmasın; kabullenmiyorum bu mantığı

Gerçi onların da kabahati yok.

Hemen her kurumun çivisini çıkardıkları gibi eğitim camiasının da çivisini çıkardı başımızdaki muhteremler.

Şöyle bir uzaktan uzağa izliyorum da öğrencileri; ne kılıkları kılık, ne kıyafetleri kıyafet, ne saçları saç, ne başları baş… Öğrenci demek için bin tanık gerek.

Günümüz öğrencileri, sırf ‘türbanı yasallaştırma uğruna’; öylesine gereksiz bir biçimde o denli özgürleştirildi ki, okullarda disiplin diye bir şey kalmadı. Öğretmenler, öğrencinin ayağının altına verildi.

… …

Neyse, konumuz bu değil; biz yine asıl konumuza dönelim.

Sevgili veliler, sevgili anne babalar.

Çocuklarınız zehirleniyor.

Öğretmenlerimiz, okul yöneticileri, eğitim camiası; “Devir eski devir değil! Bu tür konularda öğrencilerimize müdahale edemiyoruz…” deyip, çekiliyor kenara…

Bari siz sahip çıkın çocuklarınıza.

Siz koruyup, kollayın bari çocuklarınızı.

Çocuklarınızın okul yöneticileriyle ya da Okul Aile Birliği Yöneticileriyle, irtibata geçin; okullar, hiç değilse üç ayda bir uzman bir kişiyi okullarına davet edip; görüntüler eşliğinde sigaranın zararlarını anlatsınlar.

Görüntüler eşliğinde diyorum; o görüntülerde gırtlakları delinen, bağıra bağıra, öksüre öksüre ölen insanlar olsun.

Çocuklarınızın ciğerleri bu yaşta ziftle kaplanıyor.

Sahip çıkın çocuklarınıza.

Daha ileriki yaşlarda, isteseniz de kurtarmazsınız çocuklarınızı bu illetten.

Dipçe. Bu yazı Alanya’da kaleme aldığı için; belirtilen mekânlar, Alanya mekânlarıdır. Siz bu yazıyı okurken, bu mekânların yerine Çorum okulları civarındaki mekânları göz önüne alın lütfen.

İ.H