Çağın “vebası” mı, yoksa “belası” mı demek gerek?...

Uyuşturucuya başlama yaşı 13’e kadar düşmüş.

Tam bir felaket bu.

Çorum’da da, ilgili bürokratlar tarafından İl Genel Meclisi üyelerine, uyuşturucu ve madde bağımlılığı ile mücadele konusunda bilgiler verildi.

Bilgilendirme adına, tüm topluma yönelik çok daha kapsamlı çalışmalar yapılması gerektiği muhakkak.

Gençleri caydırmak üzere de, belki farklı yöntemler üzerinde fikir egzersizleri yapmak gerekebilir.

*

Bilinen bir gerçek, uyuşturucu kullanımının, meraktan veya “bir kereden bir şey olmaz” düşüncesinden kaynaklandığıdır.

Yine çok iyi bilinir ki, bir-iki derken kişinin bağımlı hale gelmesi an meselesidir. Ergenlik çağı da, bu bakımdan en riskli dönemdir.

Keyif verici özelliğini başkalarından duyduğu için, “bir deneyeyim” diyen genç, hatta son verilere göre 13 yaşındaki çocuk, bağımlısı olmayacağına, istediği anda bırakacağına inanır. Ama, gerçek hiç de öyle değildir.

*

Uzmanlar, uyuşturucunun zararının kısa dönemde hissedilemeyeceğini, “bir şey olmuyor” diye devam edilmesi halinde ise, kullanımının giderek sıklaşacağını, zamanla daha yüksek dozlara ihtiyaç duyulacağını ve böylelikle bağımlılığın başlamış olacağını anlatıyorlar.

Dahası, bağımlı olmadığını, kendini kontrol edebildiğini düşünenlerin, böyle böyle bu ağa düştüklerini ve zamanla bırakabileceklerine olan inançlarını kaybedip, güçlerini ve umutlarını tamamen yitirdiklerini söylüyorlar.

*

Güvenlik güçleri, elbette, uyuşturucu madde üretiminden dağıtımına ve kullanımına kadar her süreci kontrol altına alma çabasındalar.

Ama, asıl sorumluluğun anne-babalara, diğer aile fertlerine ve genel anlamda topluma düştüğü muhakkak.

Öncelikle çocukların uyuşturucu ile tanışmalarını, merak nedeniyle denemeye kalkışmalarını mutlak surette önlemek gerekiyor.

Psikolojik olarak çocukları uyuşturucu atmosferinden uzak tutmanın olmazsa olmazlarından biri de, bu açıdan okul ortamının temizliğini sağlamak…Okul önlerini “torbacı” denilen satıcılardan arındırmak…

*

Cumhuriyet’te Seyhan Avşar, iki gün boyunca öyle öyküler yazdı ki, insanın içi acıyor.

Bize göre “uyuşturucu bataklığı”, Türkiye’nin terör, ekonomi, eğitim, dış politika gibi temel sorunlarından biri haline geldi.

Dolayısıyla konuya “ulusal boyutta bir sorun” olarak yaklaşmak ve çok ciddi önlemler almak gerekiyor.

Gelecek kuşakların içinde kitlesel kayıplar yaşamamak için…