SAKAL–MAKAL ÖYKÜSÜ

Bartın Belediyesinin Kitap Fuarı’na 19-20 Kasım 1999 günleri çağrılı olarak katılmıştım. Aşağıdaki yazı o etkinlikte yaşadıklarımdandır.

Saat 19.00’a değin süren söyleşi ve kitap imzasından sonra yine hep birlikte kalkıyoruz. Sosyal Tesisler’in önünde bizi bekleyen minibüse binerek, bir akşam önce gittiğimiz Mengenli Restorant’a varıyoruz.

Mahmut Makal, Osman Bolulu, Ali Dündar, Mehmet Aydın, Mustafa Kademoğlu, M. Mahzun Doğan, Hasan Mercan, Ünver Ural ve eşi, Şevket ve Sevgi Salcı ile bu satırların yazarı, masaların çevresinde yerlerimizi alıyoruz.

Yemek servisi yapılırken Vali Yardımcısı Orhan Öztürk’le, Belediye Başkanı M. Rıza Yalçınkaya geliyorlar. Yemek oldukça neşeli bir ortamda başlıyor.

Bir süre söyleşimize katılan Başkan ile Vali Yardımcısı çok önemli bir toplantıya katılmak ve bir süre sonra görüşmek üzere izin isteyerek ayrılıyorlar.

Söyleşimiz, sanatın, edebiyatın farklı boyutlarında şiirlerle, fıkralarla, anılarla sürüp gidiyor. “Anayurdunda göçmen bir şair,” Hasan Mercan’dan bir şiir dinliyoruz. Duygulandırıyor bizi. Kendisini yürekten alkışlıyoruz. Bir şiir de kızı Adile Mercan okuyor. Bizi derinden sarsan, etkileyen bir şiirdir.

Şevket Salcı, ağaç oyma sanatçısıymış. Kitap Fuarı’yla ilgili değerlendirmesinde:

“Anadolu, kültürümüzün beşiğidir. Büyük kentlerdeki kültür temsilcilerinin çoğu Anadolulu, kırsal kesim kökenlidir. Bunlar zaman içinde büyük kentlere taşındılar. Oralarda sanat yapar oldular. Amacımız, zaman zaman bu kültür temsilcilerini yeniden, çıktıkları topraklara çağırıp konuk etmek, yeniden o kültürü Anadolu’ya, Anadolu insanına taşımak. Taşradaki insanlarımızı da asıl mirasçısı oldukları o kültürle buluşturmaktır.” diyordu.

Bu “Nazım gözlü” sanatçı dostumuza hak vermemek olası mıydı? Sanat adamı, sanat yapmak istiyorsa halktan kopmamalı. Kalka inmeli, halktan olmalıydı. Halkın dertlerini, sorunlarını, umutlarını, güzelliklerini yapıtlarında yansıtmalı; daha güzel bir geleceğe ulaşma yolunda ufkunu açmalıydı. Bu da sanatçılarımızı zaman zaman geniş halk yığınlarıyla buluşturmakla olasıydı. Bartın Belediyesi de “Kitap Fuarı”yla bunu amaçlıyordu.

Mahmut Makal, Osman Bolulu, Ali Dündar ve Mehmet Aydın gibi yazın ve sanat ustalarıyla bir arada olmak benim için büyük bir ayrıcalıktı. Onların sözüne, söyleşisine katılmak, onlardan yararlanmak ne büyük mutluluktu. Bu nedenle, bu gecede yaşananların, anlatılanların en küçük ayrıntılarını bile gözden kaçırmak istemiyordum. Onlar Türk Yazın Tarihi’nde çoktan yerlerini almış, Köy Enstitülü Yazarların en güçlü temsilcileriydiler.

Her ne değin Mehmet Aydın Köy Enstitülüler Kuşağı’ndan değilse de, o da onlarla yan yana, onlarla iç içeydi.

Neler konuşulmadı ki o gece. Hepsini yazmak olası değil. Okurla paylaşabileceklerimi özet olarak aktarıyorum. Yalnız Mahmut Makal’la ilgili bir konuyu yazmadan edemeyeceğim.

Şu ünlü, “Sakal-Makal Öyküsü.

Daha önce bu konuyu duymuş, dergilerden okumuştum ama; hazır Mahmut Makal yanımızdayken bir de ondan, onun dilinden dinlemek isterdik.

Mahmut Makal’la yan yanaydık zaten.

“Arkadaşlar,” diyorum masadakilere. “Mahmut Ağabeyle ilgili bir Sakal-Makal Öyküsü var. Birçoklarınız bu konuyu birilerinden duymuş, ya da benim gibi dergilerden okumuşsunuzdur. Ama, yakınında olanların dışında bu konuyu bizzat kendi ağzından dinlememişsinizdir sanırım. Acaba, Mahmut ağabeyden istesek, bir kez de bizlere anlatırlar mı o olayı? Ne dersiniz?”

Özellikle genç arkadaşlar:

“İsteriz,” diyorlar. “Kulağımıza çalındı ama, aslını bilmiyoruz. Anlatırsa zevkle dinleriz.”

Kırmıyor bizi Mahmut Ağabey.

“Hay hay!” diyor. “Anlatalım Gündoğar.”

(SÜRECEK)