Eski başbakanlardan rahmetli Bülent Ecevit döneminde gazetelere paralı ilanlar vererek yönetime ağır eleştiriler yöneten ve suçlayıcı ifadelerde bulunan TÜSİAD, son yıllarda adeta dilini yuttu.

Sayın Erdoğan dönemi yaşanmamış gibi davrandı nedense.

Son 20 yıl içinde akılda kalan tek uyarısı yok.

Ülke sanki Avrupa Birliği’ne girmiş, sanayisi Alman ekonomisiyle yarışıyormuş gibi bir tutum izledi kapitalizmin üst sınıfı temsilcileri.

Benzetmek gerekirse, “kedimiz ilk defa fare yakalamaya çalıştı” son genel kurulunda…

Ve…

Türkiye Sanayici ve İş İnsanları Derneği'nin (TÜSİAD) Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan, TÜSİAD Olağan Genel Kurulu'nda faiz ve stagflasyon sorununa dikkat çekerken adalet ve hukuk vurgusunda bulundu.

Özilhan ayrıca; Türkiye'de uygulanan faiz politikasının tasarruf sahiplerini cezalandırdığını savundu.

Özilhan konuşmasının sonunda yine ilk defa üç hususun üstünde durdu:

1. Hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığının sağlanması çerçevesinde devletin tüm işlemlerinde hukukla bağlı olması ve etkin hak arama özgürlüğünün güvence altında olması.

2. Çoğulcu ve katılımcı demokrasinin güçlendirilmesi; bütün vatandaşlar için tüm hak ve özgürlük alanlarının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi standartlarında geliştirilmesi, siyasette ötekileştirme, ayrımcılık ve nefret söylemleri ile mücadele edilmesi.

3. Kuvvetler ayrılığını güçlendirmek için denge ve denetleme mekanizmalarıyla yargısal denetimin güçlendirilmesi, şeffaf, hesap verebilir, daha az merkeziyetçi ve etkin bir kamu yönetimi anlayışının yerleşik hale getirilmesi.

TÜSİAD'ın Olağan Genel Kurulu'nda son konuşmasını yapan eski Genel Başkan Simone Kaslowski ise ilk defa ve giderayak kritik açıklamalarda bulundu.

“ Başta Avrupa Birliği olmak üzere, transatlantik ortaklarımız ile ilişkilerin gelişmesi için, Türkiye'deki hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, bireysel haklar, düşünce ve ifade özgürlükleri gibi konularda silkinmek, hızla restorasyona gitmek ve ülke demokrasisini tahkim etmek gerekecektir.” dedi.

Tüsiad üst yönetimi bugüne kadar ülkeyi bu hale getiren yönetim ve yöneticileri neden uyarmadı?

Neden yıllardır kenarda durdu?

Bünyesinde onlarca ekonomist, analist ve uzman bulunan bu zenginler kulübü üst yönetimi, böylesine savrulma karşısında neden suskun kaldı?

Cevabını herkes tahmin edebilir.

Ucunun kendilerine dayandığı o kadar açık ve net ki…

“Halk mı, gariban vatandaş mı?”

Kimin umurunda ki ?