Çocukluk yıllarımdan bu yana, bir yanım hep İzmirli oldu.

Babamın memuriyeti gereği Aydın’ın Söke İlçesinde kaldık uzun süre. İlkokulu, ortaokulu burada bitirdim.

Bu süre zarfında her Sökeli gibi benim de bir ayağım hep İzmir’de oldu.

Her Sökeli keyif alırdı İzmir’e gitmekten ve İzmir’de olmaktan.

“Uygarlığın ve insanlığın başkenti” denirdi İzmir için.

Uygarlığı, demokrasiyi, insanlığı görür, yaşardık her İzmir’e gidişimizde…

Farklı bir yaşam vardı İzmir’de.

Büyük küçük, yaşlı genç, eğitimli eğitimsiz, makamlı makamsız; herkesin ama herkesin ağzından çıkacak sözü düşünerek, tartarak çıkardığı yıllardı, o yıllar.

Kürt Türk, Alevi Sünni, ayrımlarının dillendirilmediği; kimsenin dinine kitabına karışılmadığı; güzel ve yaşanılası yıllardı o yıllar.

En azından İzmir öyleydi,

Öyle olarak da kaldı.

Hep uygar, hep demokrat, hep insan yanlısı, hep adam gibi adamların kenti olarak kaldı.

… …

Deprem oldu İzmir’de.

Çadırlar kuruldu.

O çadırlara, anında pek çok evden sıcak çorba, çay servisleri yapıldı.

İzmirli lokantacılar, İzmirli depremzedelere lokantalarını ücretsiz açtı.

İzmirli otelciler de otellerini…

Evlerini açan İzmirliler oldu, yazlıklarını açtılar…

Her İzmirli, İzmirli gibi davrandı.

Kan talebine, 1 saat içinde yanıt verildi.

Okul servis araçları; depremzedeleri, tahsis edilen yazlık evlere götürmek için anında örgütlendi.

O sıkıntılı, koşuşturmalı anda sokak hayvanlarını bile unutmadı İzmirli.

Ve nezaketi…

Nezaketini de unutmadı.

… …

Gece boyu çalıştıkları için üstleri toz toprak içinde olan arama kurtarma ekibi, koltuklar kirlenmesin diye İzmir Metrosu’nda ayakta yolculuk yaptılar.

O an Metro’da bulunan genç yaşlı tüm yolcular; bu özverili, mangal yürekli gençlere oturmalarını rica etti

Onlar oturmamakta direnince de; bu kez tüm vagon ayağa kalkıp, gidecekleri yere kadar ayakta gitti.

O acılı günlerinde de, İzmirli gibi davrandılar yani.

İzmir’in, İzmirlinin asaletine yakışır şekilde…

… …

Büyük Ozanımız Nazım Hikmet, Asil İzmir için düşüncelerini, şöyle anlatır dizelerinde…

“Sen 9 Eylül dersin, iki kelime…

Ben değişen yazgı anlarım, özgürlük anlarım, bağımsızlık anlarım..

Sen İzmir dersin iki heceyle, ben sevinçten ağlarım...

Sen 9 Eylül dersin iki kelime; ben onurlu bir halk anlarım, rüzgarın çevirdiği sayfalar anlarım..

Sen İzmir dersin tek kelime, ben saygıyla ayağa kalkarım !...”

* * *

Ne güzel... Büyük Ozan, ne güzel betimliyor İzmir’le ilgili düşüncelerini

değil mi …

Her İzmir dendiğinde; benim de gözlerim…

Ben de Nazım Usta gibi saygıyla ayağa kalkarım; “İzmir” dendiğinde…

Ben de tepeden tırnağa İzmir’im ve de İzmirliyim…

Sevinci sevincim; acısı acımdır Güzel İzmir’in.

Severim İzmir’i…

Doğma, büyüme İzmirli gibi severim.