Gazze, Filistin'in Akdeniz kıyısında Akdeniz'e açılan bir parçasıdır. 360 km2 alanı ve yaklaşık 1,5 milyon nüfusu vardır. Nüfusun % 99’u Filistinli Arap, % 1’i Yahudi'dir.

400 yıl Osmanlı idaresinde, 31 yıl İngiliz mandasında, 19 yıl Mısır yönetiminde, 27 yıl İsrail işgalinde kalmış ve 1994 yılında FKÖ yönetimine geçmiştir.

İşte o günden bugüne Gazze, İsrail’in hedefi olmuştur.

Ve Gazze, 10 Mayıs’tan buyana bombalar altındadır.

Ve de bugün orada mazlum bir halk katledilmekte, mazlum bir halk yok edilmektedir.

Ama İslam dünyası kör, İslam dünyası görmez olmuştur.

Ve de Arap dünyası sağır, Arap dünyası duymaz olmuştur.

Birleşmiş Milletler ise Amerikan gözlüğü takar olmuştur.

Elbette Gazze katliamı ilk kez de olmamıştı.

Çünkü İsrail, geçtiğimiz yıllarda da “güvenlik tehdidi” gerekçesiyle Gazze'ye saldırılar düzenlemiş, büyük katliamlar yapmıştı.

***

27 Aralık 2008'de “Dökme Kurşun” adı verilen operasyon 23 gün sürmüştü.

Hava ve kara harekâtı ile Gazze üzerine bombalar yağdırılmış, adını yeni duyar olduğumuz “beyaz fosfor gülleleri” ve “seyreltilmiş uranyum içeren silahlar” kullanılmıştı.

Filistin verilerine göre 436 Filistinli ölmüştü. Bunun 410'u çocuktu. Ve 400'ü ağır 5 binden fazla kişi yaralanmıştı.

Ama o gün:

57 üyesi olan İslam İşbirliği Teşkilatı bu katliamı seyretmişti.

22 üyeli Arap Birliği de bu katliamı seyretmişti.

***

14 Kasım 2012 günü “Bulut Sütunu” adlı operasyon ise 8 gün devam etmişti.

Filistin Sağlık Bakanlığının verilerine göre 42'si çocuk 162 Filistinli ölmüş, 1300'den fazla Filistinli yaralanmıştı.

BM Güvenlik Konseyi acil bir toplantı yapmış ama bir karar alamamıştı. Çünkü yaygın kanaat, İsrail’in kendini savunması olmuştu.

Ne yazık ki:

57 üyesi olan İslam İşbirliği Teşkilatı bu katliamı da seyretmişti.

22 üyeli Arap Birliği de bu katliamı seyretmişti.

***

7 Temmuz 2014 günü “Koruyucu Hat” operasyonu ise bir aydan fazla sürmüştü.

Kara, hava ve denizden Gazze üzerine tonlarca bomba yağdırılmış, ardından tanklarla, toplarla 11 Temmuz'dan itibaren kara harekâtıyla büyük bir katliam yapılmıştı.

Operasyonda 530'u çocuk, 302'si kadın olmak üzere 2100'den fazla Filistinli ölmüş, 10 binden fazla Filistinli yaralanmıştı.

Ve bu katliamı, 57 üyesi olan İslam İşbirliği Teşkilatı kınamakla yetinmişti.

22 üyeli Arap Birliği de kınamakla yetinmişti.

***

Ve 14 Mayıs 2018, Gazze'de kanlı Pazartesi...

ABD Büyükelçiliği'nin Kudüs'e taşınmasını protesto eden Gazze'li Filistinlilere yine saldırıldı, yine katliam yapıldı. Ve 62 ölü, 250'si çocuk 3 bin yaralı...

Ve ne yazık ki o gün:

57 üyesi olan İslam İşbirliği Teşkilatı timsah gözyaşları dökmüştü.

22 üyeli Arap Birliği de timsah gözyaşları dökmüştü.

***

Ve de 10 Mayıs 2021… Yani bugünler… Yani “Surların Muhafızı” operasyonu…

7 Mayıs Cuma günü Mescid-Aksa’ya teravih namazında yapılan İsrail saldırısı, genişleyerek ve şiddeti daha da artarak Gazze’ye yöneldi. Ve 10 Mayıs’tan bugüne karadan, havadan, denizden atılan tonlarca bomba ile Gazze’de yine büyük bir katliam yaşandı.

Bugün için 150’ye yakın ölü, 800’den fazla yaralı… Ve bu sayılar giderek artmakta…

Ama bugünlerde de:

57 üyesi olan İslam İşbirliği Teşkilatı yine seyretmekte.

22 üyeli Arap Birliği de yine seyretmekte.

***

Evet, BM’in üçte birini temsil eden İslam Dünyası’nda, bugüne kadar yaptırımı daha güçlü bir duruş olmadı, olamadı ve de olamayacak gibi.

Zaten bugüne kadar Gazze'deki katliamlara Arap Dünyası’nın ve tüm İslam Dünyası’nın kulakları sağır, ağızları dilsiz, gözleri kör olmuştu, yine olmakta.

Gazze'de savunmasız bir halk katledilirken Arap Dünyası’nın ve tüm İslam Dünyası’nın eli kolu bağlı kalmıştı, yine kalmakta.

Ve İslam Dünyası, özellikle de Arap Dünyası, bugüne kadar İsrail katliamlarını yalnız “kınamakla” yetinmişti, yine yetinmekte.

Oysaki Gazze'de yapılan katliam, yalnız Filistinlilere değil tüm Arap Dünyası’nı sindirmeye yönelikti.

Peki, Filistin Sorunu nasıl başlamıştı, nasıl bir süreç yaşanmıştı, bu saldırıların nihai amacı ne idi ve de neden Gazze?