Geride bıraktığımız günlerde değerli bir dostum WhatsApp üzerinden göğüs cerrahisi konusunda uzman bir doçent doktorun teyidini alarak faydalı olabileceğini düşündüğü bir bilgiyi benimle paylaştı.   Ben de bu faydalı bilgiyi sizlerle paylaşmak istedim. İnşallah sizler de okuduğunuzda yeni bir bilgi edinmiş olacaksınız, ya da bildiğiniz halde uygulamadan kaçındığınız, veya vakit kaybı olarak gördüğünüz bir hususun hayatımızda ne kadar önemli bir yer tuttuğunu anlayacaksınız. 
Değerli dostum gönderdiği mesajda aynen şu bilgileri bizlerle paylaşıyor:
“Arabanın motorunu çalıştırdıktan sonra klimayı açmanın tehlikesini biliyor musunuz?
Çoğu kişi arabaya oturur oturmaz hiç düşünmeden klimayı çalıştırır. Peki ama bunun sizin ve etrafınızdakiler için gerçekten tehlikeli olabileceğini biliyor musunuz?
Bunun nedeni ise arabayı dışarıda bıraktığımız zaman camları kapamamızdır. Gölgede bıraktığımız zaman arabanın içinde 400 ila 800 mg benzen birikir.
Örneğin, arabanızı 16 dereceden yüksek bir hava sıcaklığında güneşe koyduysanız, arabada biriken benzen miktarı 2000 ila 4000 miligrama kadar yükselebilir. Bu da izin verilen seviyenin neredeyse 40 kat daha fazlası.
Camlar kapalı bir şekilde arabada oturduğunuz zaman benzen solursunuz. Bu da karaciğerinizi, kemik dokularını ve böbrekleri etkiler. Organizmadan benzenin atılması çok uzun sürer.
Arabaların kullanım kılavuzlarında klimayı çalıştırmadan önce camları açmalısınız diye yazar ama nedeni yazmaz.
Tıbbi açıklama;
Klima, soğuk hava üflemeye başlayana kadar, öncelikle içeride ısınan havayı ve beraberinde benzeni dışarı üfler. Benzen kansere yol açan zehirli bir maddedir.
Arabaya oturduğunuzda, garip bir koku almasanız bile, önce 1-2 dakika camları açın sonra klimayı çalıştırın. Arabayı çalıştırdıktan sonra da pencereleri bir süre daha açık tutun” diyor gelen paylaşımda. Umarım dikkate alırsınız.
İnternette gezinirken bir haber sitesinde yayınlanan röportaj dikkatimi çekti ve başka bir faydalı bilgiyi de siz değerli okuyucularım ile paylaşmak istedim. Haber aynen şu şekilde: 
*       *       *
Önceki günlerde hem değerli bir dostum ve hem de kıymetli bir okuyucum beni telefonla arayarak, 29 Haziran tarihinde yayınlanan “Seçim Bitti. Kurulacak Hükümete Bir Önerim Var!” başlıklı yazımı çok beğendiğini söyleyerek, “Benim anladığım kadarı ile İstanbul’un Avrupa yakasında hiç havalimanı olmasa, yeni havalimanı yapılmaya başlansa hem Atatürk Havalimanının yerine, hem de yeni havalimanı yapılan yere iki havalimanına başlamak gerekirdi. İstanbul trafiğinin karmaşası bunu gerektiriyor. Dolayısıyla hazır havalimanını yıkıp tek havalimanına odaklanmak doğru değil. Ben de bu şekilde anladım. Böyle mi demek istediniz.” Ben de, “Evet aynen öyle demek istedim” şeklinde cevap verdim. Kendisi de, “Çok doğru düşünüyor ve yazıyorsunuz. Tamamen katılıyorum” dedi. Ben de, Atatürk Havalimanının bir kısmının faaliyetine devam etmesi hem ülkemiz, hem de İstanbul’un yararına olduğunu düşünüyor ve bu konuda ısrarcı olduğumu tekrar vurgulamak istiyorum. 
En güzel günler sizlerin olsun.