Sevinin, mutlu olun, Libya'ya demokrasi getiriliyor!... Batının emperyalist güçleri "insan hakları ve demokrasi”yi hayata geçirmek için on gündür Libya'yı bombalıyor, sevinin!...

Süper teknoloji, süper silahlarla Libya yerle bir ediliyor. Çünkü Libya'ya demokrasi getiriliyor, sevinin ey Arap dünyası!...

Demokrasiyi önce Afganistan'a getirdiler! Benim iki kulemi yıkanlar senin ülkende dediler, Afganistan'da taş üstünde taş koymadılar. Ne acı ki, bütün İslam dünyası seyretti, üstelik destek verdiler. "Koalisyon güçleri" diye adlandırılan batının emperyalist güçleri, yerle bir edilmiş Afganistan'a demokrasiyi getirdiler!...

Sonra Irak'a getirdiler demokrasiyi! Sende kimyasal silahlar var dediler. Araştırıldı, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu yetkilileri de araştırdı. Ama bulamadılar. ABD'yi inandırmak mümkün mü? Irak işgal edilecek, parçalanacak ve demokrasi gelecek dediler. Despot ve çağdışı bir yönetici olan Saddam'ın varlığı da işgalin ekmeğine yağ sürdü.

Başını ABD'nin çektiği meşhur "koalisyon güçleri" Irak'ı yerle bir etti. Arap dünyası buna da çok sevindi!... Çünkü Saddam gibi bir deliden kurtulmuş olacaklardı. Üstelik topraklarını, hava alanlarını bu işgalci güçlere açtılar.

Sonuçta Irak dize getirildi, ülke bölündü, Kuzey Irak'a yani Kürt bölgesine "Kürdistan federal devleti" denildi. Başına Kürt liderlerden Barzani, Irak devletinin başına da Kürt liderlerden Talabani getirildi. Böylelikle Irak'a demokrasi geldi! Bütün Arap dünyası çok mutlu oldu!...

Şimdi sıra Libya'da... Zaten dünyada, batının hoşuna gitmeyen üç deli lider kaldı; bunlar, Libya lideri Kaddafi, Venezüella lideri Chavez ve İran lideri Ahmedinejad.

BM Güvenlik Konseyi’nin 18 Mart'ta Rusya, Çin, Almanya, Hindistan ve Brezilya’nın çekimser kalmasına karşılık diğer on üyeyle aldığı kararına dayanarak, 19 Mart'ta Paris'te 22 ülkenin katıldığı acil bir toplantı yapıldı. Libya hava sahasının uçuşa kapatılması ve gerekirse askeri müdahale kararı alındı. Arap ve Afrika halkının gözünde meşruiyet kazanmak için Arap Birliği ve Afrika Birliği temsilcileri de bu toplantıda bulunduruldu.

Müdahale gerekçesi hazırdı. Amaç Libya'ya "barış ve demokrasi" getirmek, sivil insan katliamını önlemek... Nedense batının emperyal güçleri tüm müdahale ve işgalleri, "barış ve demokrasi" adına yaparlar!...

Ruanda'da bir milyon Tutsi'nin satırlarla katliamını engellemeyen, Darfur'da 200 bin kişinin katledilmesine seyirci kalan, yıllardır Filistin'de çoluk çocuk demeden katliam yapan İsrail'e bir kınama bile yapmayan batının bu emperyal güçlerine, Arap dünyası inanır oldu.

1974’te Kıbrıs'taki Rum katliamına karşılık, Türkiye'nin tek seçeneği olan askeri müdahalesini işgalci olarak görüp, Türkiye'ye ambargo uygulayan bu güçlere, Arap dünyasının yanında Türk toplumu bile inanır oldu.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin kararlarına uyacağını ileten Libya'nın kararı bile dinlenmeden Fransız, ABD, Kanada ve İngiliz uçaklarıyla bombardıman başlatıldı.

Ve 1930’lu yıllarda işgalci İtalyan faşistlerine karşı halkının mücadelesine önderlik yapan Ömer Muhtar'ın yurduna bombalar yağmaya başladı.

Artık sevinebilirsiniz ey Arap dünyası... Çünkü Arap dünyasının deli oğlanı Kaddafi'den kurtuluyorsunuz...

Kıbrıs savaşı sürecinde Türkiye'ye, parasız ve karşılıksız her türlü silah ve malzeme yardımı yapan bir deliden kurtuluyorsunuz...

Ecevit hükümetinin Maliye Bakanı Baykal'ın elinden Türk Hükümetinin teşekkürünü alan bu deli adamdan kurtuluyorsunuz...

Sevinin ama, bombalanan Libya değil Arap toplumunun onuru olduğunu da bilin...

Sevinin, sevinin ama şu soruyu da kendinize bir sorun: Batının bu emperyal güçleri gerçekten Arap toplumuna "barış ve demokrasi" mi getirecek?

Oysa ki emperyal güçlerin amacı ne demokrasi getirmek, ne de barış getirmektir. Onların amacı:

-Büyük Ortadoğu Projesini (BOP) hayata geçirmektir.

-Arap toplumunda yükselen ve batı için ciddi bir tehlike oluşturan Ortadoğu halk ayaklanmalarını yeniden küresel sistem içine çekmektir.

-Arap toplumundan hareketle İslam dünyasının kapitalist sisteme entegrasyonunu sağlamaktır.

-Bölgenin, özelikle de Libya'nın petrollerini ve yer altı kaynaklarını kontrol altına almaktır.

-Arap halkının yükselen demokrasi taleplerindeki iradeyi kendi kontrollerine alıp, Akdeniz'in güneyini ve doğusunu yeniden dizayn etmektir.

-% 85’i çöl olan, 6,5 milyon insanın yaşadığı Libya'yı kurtarmak değil, Kaddafi'den hareketle Arap dünyasını sindirmektir.

Ne yazık ki ülkesini kabile yaşamından demokratik yaşama geçirememiş Kaddafi'nin siyasî körlüğü, basiretsizliği ve despot anlayışı, emperyal güçlere bu fırsatı vermiştir.

Dileğimiz, Arap halkının, emperyal güçlerin iradesine teslim olmadan, kurulacak demokratik düzeni bizzat kendilerinin inşa etmesidir.