Ha bu hafta, ha gelecek hafta derken, dile kolay, tam 30 maç geride kalmış. Dönüp bakıyorum da, cımbızla ayıklıyorum, 5 maç sayamıyorum. Bu maçlarda, “şampiyon adayı gibi oynadık” diyemiyorum. Hep bir bahane, hep bir kaçış yolu… 8 hafta kaldı ve biz hala “Umut var” diye kendimizi kandırıyoruz.

Dedim ya, 30 hafta geride kalmış ve ilginçtir, takımın henüz oturmuş bir oyun planı, sahaya yansıttığı bir karakter yok! Defalarca vizyona girmiş bir filmi, tekrar tekrar izleyip duruyoruz. Her sezon bitiminde, “Gerekli dersleri çıkartacağız” diyoruz ama, maalesef aynı hatalar, aynı yanlışlar süregele devam ediyor. Kısır bir döngü içerisinde, büyük hedefler kovalıyoruz! Ne yaman bir çelişki, değil mi?

Gelelim, Bodrumspor maçına… “Kader maçı” dedik ama, tribünlerin geneli yine boştu. Sadece tribünler mi boştu? Tabii ki, hayır! Motivasyon konusunda, futbolcuların kafalarında da büyük boşluklar vardı. Sahaya çıkışları bile ofsayttı! Öyle bir ruh haliyle çıktılar ki sahaya, “Eyvah!” dedim, daha top santraya konmadan. Ve maç başladığında da, endişelerimde yanılmadığımı gördüm, üzüldüm.

Kendi seyircisinin önünde, “Kader maçı” oynayan Çorum FK, rakip kaleyi ilk kez 33.dakikada (!) yoklayabildi. Öncesinde de, kalesinde 3 pozisyon verdi! Çorum FK’nın şansı, konuk takımın, maçın genelinde, laubali bir görüntüde oynamasıydı.

İsmet Hoca, geçen sezon Çorum FK’da oynattığı pas oyununu, Bodrumspor’da da devam ettiriyor. Tek fark, kaleyle fazla oynamıyorlar. Bizde ise, özellikle İsmet, neredeyse aldığı her topu keleye dönüyor. Anlamsız şekilde atılan uzun toplar, gereksiz yan ve geri oynamalar yüzünden, rakip savunma ve bugüne kadar savunmalar, rahatlıkla yerleşebildi. Böyle olunca, pozisyon bulmak da zorlaşıyor haliyle.

İlk yarıyı, mucizevi bir şekilde gol yemeden kapatan Çorum FK, ikinci yarıda da büyük bir baskı yediği bölümde, golü buldu. Bu kez kalecisine dönmeyip öne oynayan İsmet’le başlayan ve Burak Çalık’ın sürüklediği atakta, Halil İbrahim topu ağlarla buluşturdu. Halil İbrahim demişken, özellikle son haftalarda, topla çizgiye inmek yerine, içeri kat etmesi, Çorum FK’nın oyununu ciddi şekilde olumsuz etkiliyor.

Golden sonra, Bodrumspor, bir süre şoku üzerinden atamadı. Bu zaman zarfında, Çorum FK’nın fişi çekecek pozisyonları vardı, ama bir türlü topu ağlarla buluşturmayı beceremedi ileri uç oyuncuları.

Son bölümlerde, Bodrumspor’un yoğun baskısını izledik. 6 dakikalık uzatma süresinin son dakikasında, Berk İsmail’in golüyle stat büyük bir sessizliğe büründü.

Oyunun akışını göz önünde bulundurduğumuzda, 1 puanın çok iyi sonuç olduğu maçta, şaş kaza da olsa öne geçip, son dakika golüyle galibiyeti kaçırmayı kabullenmek gerçekten çok zor.

Normal şartlarda, farklı bir yenilgi alması içten bile olmayan Çorum FK, sahadan 1 puanla ayrıldı. Kredi, hovardaca harcanmamış olsaydı, bugün Bodrumspor maçı her şekilde tolere edilebilirdi. Ancak, o tren kalkalı çok oldu. Artık ne tolere edecek bir görüntü, ne de kredi var ortada.

Bu kayıpla birlikte, play-off potasıyla fark 5 puana çıktı. Biz hala, “Umut var” diyoruz. Ama, “kader maçı”na bile motive olamıyor oyuncularımız. Takım sahada dökülüyor, saçma sapan işler yapılıyor, Ergün Hoca da bizim gibi sadece izliyor.

5 puan, kapanmayacak bir fark değil. Ancak, maalesef, bizim takımımızda o ışık yok. Play-Off’a kalıp, ya da kalmamakla ilgili son sözü “takım” söyleyecek. Onların da kendilerince geçerli mazeretleri olabilir. “Aylardır para alamıyoruz” diyebilirler. Ama sahaya çıktı mı, her şey bir tarafa bırakılır. Çıkarsın, aslanlar gibi oynarsın, sonra da hakkını ararsın. Kimse de bir şey diyemez.

Korkum, bu şehrin, Süper Lig hayalleri kurarken, birkaç sene sonra profesyonel liglerde takımsız kalması yönünde. Umarım korktuğumuz yere uğramayız. Ancak, bu sahipsizlik devam ederken, böyle bir ihtimal hiçte uzak değil.