Yüksel Demirer, gençlik yıllarımızı paylaştığımız can arkadaşlarımızdan biri.

Bağ-Kur Genel Müdür Yardımcısı iken uzunca bir süre Genel Müdürlüğe vekalet etmişti. Genel Müdür olarak atanması bekleniyordu. Siyasetin cilvesi; kurum dışından bir genel müdür atanınca haklı olarak kırıldı, emekliliğini istedi.

Yıllardır İzmir’de yaşıyordu.

Büyük oğlu Barış, yat kaptanı olarak Marmaris’te görev yapmaya başlayınca, Marmaris yakınlarında bir yer aradı ve sonuçta Turunç’u seçti.

Bu güzel koydan ev alıp yaz başında da yerleşti.

Bizim 1970’lerde ilk olarak Marmaris’e gittiğimizde, değil Turunç’un, İçmeler’in bile yolu yoktu. Tekne turlarında uğranılan koylardı buraları.

Ormanla kaplı dağların içine girmiş masmavi bir denizdi Turunç koyu. Sahilde tekne turlarıyla gelenlere hizmet veren bir kahveden başka da bir şey yoktu.

İçmeler çok önceden büyücek bir sahil kasabası olmuştu, şimdi Turunç koyu da işyerleriyle, evlerle dolmuş, ormana dayanmış.

İçmeler’e girer girmez dağ yoluna vuruyorsunuz, 20 kilometre kadar orman içinde kıvrıla kıvrıla yol aldıktan sonra dağı aşıp bitişik koya, Turunç’a ulaşıyorsunuz.

Turunç’un denizi, manzarası çok güzel. Belde belediyesi yüksek yapılara izin verilmiyor. Yazlık konutlar son derece modern. Yamaçlarda kaliteli otelleri, sahilde güzel eğlence yerleri var.

Dağı yararak kısa yoldan İçmeler’e, dolayısıyla Marmaris’e bağlanma olanağı varmış, ama “göç alır, bozulur” diye Turunç sakinleri karşı çıkıyormuş.

Akyaka’ya gitmişkten Yüksel’i ziyaret etmek boynumuzun borcuydu.

Hatice Berçin, Yüksel’in halasının kızı.

Berçin çifti de arzu ediyordu Seven-Yüksel Demirer çiftini görmeyi.

Marmaris’e geçmeden önce günübirlik Köyceğiz ve Dalyan’ı gezdik Berçin’lerle.

Kaç kez görmüş olursanız olun doyulmuyor Köyceğiz’e, Dalyan’a ve İztuzu plajına…

Turunç’a varışımızda ise deyimin tam anlamıyla özlem giderdik Seven ve Yüksel Demirer dostlarımızla…Yüksel’in kayınvalidesi ve iki kayınbiraderi de oradalardı. Tabii sevgili Barış da…

Turunç’tan orman içi bir yolla Datça yoluna çıkılıyor.

Bir günümüzü de Datça’ya ayırdık.

Eskiden çok zor ulaştığımız Datça’ya, artık güzel bir yolla, rahatça ulaşılabiliyor.

“Datça’nın kâhyası” diye nitelediğimiz Kenan Sabuncu Ağabeyimizle buluştuk, çok güzel birkaç saati paylaştık. Hatice Berçin’in Yozgat Kız Öğretmen Okulu’ndan öğretmeni Hikmet Manaz’ı ziyaret ettik. Dönüşte de, uzun yıllardır uğrayamadığımız Aktur Tatil Köyü’nü ve oradaki dostlarımızı şöyle bir ayaküstü görelim istedik.

Aktur’un girişinde Mustafa Seydim Ağabeyimiz karşıladı.

Nedret-Sabit Velidedeoğlu dostlarımız da oradalardı; kısacık uğradık.

Aktur’da güzel anılarımız var geçmiş yıllardan.

Ve yine çok güzel bulduk bu müstesna tatil sitesini.

Aktur’dan Turunç’a dönüş ve ertesi gün Akyaka’ya dönmek üzere yola çıkış…

Tabii Marmaris’te Hatice Hamoğlu kardeşimize uğramadan geçmek var mı?

Marmaris’in en eski ve en gözde yerlerinden Ankara Sitesi’ndeki evinde ağırlıyor bizi sevgili kardeşimiz, gelini Yeşim ve oğlu Onur’la birlikte.

Biz Aydın Ağabey’le birkaç gün daha birlikte olmak üzere Akyaka’da kalıyoruz, Berçin’ler Kuşadası’na dönüyorlar.

(SÜRECEK)