Yaratılıştan gelen ve sonradan ortaya çıkan sebepler nedeniyle doğanın ve canlıların eşit olmadıkları, insanların ihtiyaçları nedeni ile bunun böyle yaratıldığı, sosyal hayatta insanların ferdi ve kurumsal bazda devlet ve millet olarak aramızda gerçek adaletin sağlanması için görevliyiz.

Kutsal dinimiz İslamiyet daima hak ve adaletin yanında, haksızın karşısındadır. Bu bakımdan İslam dini her zaman anamız, bacımız, kızımız, teyzemiz, halamız, ninemiz, kayınvalidelerimiz olan ve dünya nüfusunun her zaman en az yüzde 49-50’sini oluşturan neslin ve insanlığın devamını sağlayan başımızın tacı ve hepimizin ana kucağı hanımefendilerimiz olan kadınlarımıza karşı son derecede saygılı olmamız ve haklarına riayet etmemizi emretmektedir. Bu konuya ait kutsal kitabımızdan  bazı ayetleri sunalım:

Nebe Suresi 8. Ayet: Biz sizleri kadın ve erkek çiftler olarak eşit yarattık.

Hucurat Suresi: Ey insanlar, biz sizleri bir erkekle bir kadından (Adem ile Havva’dan) eşit olarak yaratarak çoğalttık. Birbirinizle bilişesiniz, tanışasınız diye sizleri kavimler ve milletlere ayırdık. Sizin Allah katında en hayırlı olanınız Allah’tan en çok korkanlarınız ve onun rızasını kazananlarınızdır. Ulu Allah sizin yaptıklarınızdan mutlak haberdardır.

Mülk Suresi 1. Ayet: Sizlerin farklılıklar içinde nasıl hareket edeceğinizi, yine sizlere göstermek için ölümü ve dirimi yarattık.

Rum Suresi 49. Ayet: Yüce Allah’ın varlığının ve birliğinin kesin delillerinden birisi de sizleri kadın ve erkek olarak eşit yaratması, aranıza sevgi, saygı ve merhameti koyarak sıcak aile yuvasını kurarak sizlerin mutluluğunu sağlamasıdır.

Kadın hakları ile ilgili yüce dinimizin öyle buyrukları vardır ki, günümüz kadın hak savunucu feministlerinin hayallerinin bile ulaşamayacağı kadar kadın haklarını ifade etmektedir.

Örneğin: İnsanlığın en eski evrensel insan haklar beyannamesi sayılan R.SAV.in Veda Hutbesinde 114 bin sahabiye hitaben yapılan söylemden kadınlarla ilgili bölümü arzediyorum:

“Ey insanlar! Kadınlarınızın sizin üzerinizde sizin de onların üzerinde haklarınız vardır. Hepinizin aslı birdir. Hepiniz ademdensiniz. Adem ise topraktandır. Kadınlarınız sizlere Allah’ın emanetidirler. Onların haklarına riayet ediniz. Bir gün bu haklardan mutlak sorgulanacağınızı asla unutmayınız. Davranışlarınızı hakka uygun adaletle yapınız.”

Bu hutbe 1500 sene evvel R.SAV.in veda haccında okuduğu veda hutbesinden kadınların haklarına dair bir kesittir. Şimdi bu bağlamı İslam alimlerinin ve güzel Anadolumuznu yetiştirdiği din ulularımız olan Hacı Bayramı Veli, Hacı Bektaşi Veli, Yunus Emre, Hz. Mevlana Celaleddini Rumi gibi İslamın hoşgörü güneşleri kadınlarımızın konumunu şöyle dile getiriyorlar:

Mevlana’dan:

-Üstünlük asla kaba kuvvetle olmaz. Çünkü kaba kuvvet canavarların sıfatıdır. Şiddet insanlık dışıdır. Üstünlük sevgi, saygı, muhabbet, şefkat, merhamet, sabır, tahammül, halim-selim, yani yumuşaklık, olgunluk, incelik, zerafet, nezaket ve nezafet, temizlik, işte üstünlükler bunlarla olur.

-Bu dünya bir gül bahçesidir. Gülleri koklamak, kulların hakkıdır. Kadın ve erkek gül ağacının gülleridirler. Gül koklayanın dudağına bazen diken batabilir.

Ey dost, gülün hatırı için dikeni kınama, çünkü dikensiz gül olmaz.

-Ey dost: Kadınla erkek bal arısı gibidirler. İkisi bir olunca bal üretirler. Balın aslı arı, erkeğin aslı anası, karıdır.

-Kadınla erkek birdir. Bir bütünün iki yarısıdır. Sevgi ile melekleşirler. Öfke ile şeytanlaşırlar.

-Akrebin ve yılanın sokması bize olan düşmanlığından değildir. Cibilliyetinden, yani yaratılış kabiliyetindendir. Terbiye ile ıslah olur, çünkü tashihi ahlak caizdir. Dün eşkıya olan, bugün ıslah olup evliya olabilir. Bunun tersi de olabilir.

-Kadınla erkek ateşle su gibidirler. Suyu yanan ateşe dökersen, ateş söner. Ama suyu bir tencereye koyup da ateşin üstüne korsan, ateş suyu ısıtıp buharlaştırır. Gaye suyu ısıtmaktır. Aradaki tencere uyumu sağlar. Hakkı adaleti, eşitliği temsil eder. Çünkü ateş yangın için değil, ısıtmak için yaratılmıştır. Kadın-erkek de böyledir. Arada adalet, eşitlik olmazsa uyum bozulur. Huzursuzluk gelir. Yani kadın ve erkekten birisi yoksa öbürü de yoktur. Gerçek manada üstünlük Allah’a mahsustur.

-Kadınla erkek bir bedende beden ve ruh gibidir. Birisinin varlığı, öbürünün varlığına muhtaçtır. Burada üstünlük boş bir sevdadır. Asıl olan adalet hak ve hukuktur, eşitlik böyle sağlanır.

Netice:

Yaratılış, fiziki yapı itibari ile kadın ve erkek faklıdır. Ancak sosyal bir varlık olarak asılları ve ihtiyaçları birdir. Üstünlük söz konusu değildir. Sosyal adalet esastır. Görevimiz aradaki adaleti, eşitliği sağlamaktır. Herkesin görevi vardır. Herkes görevini yapmak zorundadır. Erkek aile sarayının mimarı, kadınlarımız da o sarayın iç dizaynı, süsüdürler.

Kadın anadır, bacıdır, yardır. Kadın varsa erkek vardır. Sen ben değil, var olan hepimiz biriz. Yok birbirimizden farkımız. Hepimiz insanız, aklımızla bunu anlarız.