Çoğu çevre ve nehirlerin kirlenmesi, Ergene Nehri gibi sanayileşme ile başlıyor. Buradan sanayiye karşı olduğumuz anlamı asla çıkarılmamalı. Aksine sanayileşerek büyümekten yanayız. Sanayi sektörü olacak ki endüstriyel üretim yapılabilsin, istihdam yaratılabilsin, ürünler iç ve dış pazarlara sunulsun, dışsatım yapılabilsin ve ülke kalkınsın. Sanayileşme olgusu, tartışma dışı bir gerçekliktir. Daha önceki yazılarımızda da belirttik. Çevreye zarar vererek, akarsuları, nehirleri, denizleri, ormanları, toprağı, havayı.. kirleterek, doğayı tahrip eden sanayileşmenin çarpık ve ilkel olduğunu düşünüyoruz.

Kapitalist düzenin kar hırsı doğayı tahrip ediyor. Kar hırsıyla ekolojik dengeyi bozuyor.

Kapitalistlerin gözü doymuyor. Doğaya ve çevreye göz açtırmıyor. Seller, yangınlar, kuraklıklar; dondurucu soğuklar, kavurucu sıcaklar, susuzluk, toprağın, havanın, suyun zehirlenmesi ve türlerin yok oluşu ile bütün kıtalarda yaşayan, bütün insanlara kendisini bir felaketler silsilesi olarak, her gün daha çok duyuran ekolojik kriz, yerküreyi kasıp kavuruyor.

Kapitalist düzenin “kalkınma, refah, büyüme, ilerleme” gibi tekerlemeleri sadece sermayeye yönelik değil, toplumsal ilerleme ve insanlığın maddi birikimlerine yönelik de olmalıdır.

Üretiminde, tüketiminde belli sınırları vardır. Unutmayalım ki yaşadığımız gezegen de, belli bir kapasite ile sınırlıdır. Kapitalist düzenin gözü doymaz oburluğu, sınırları zorlamakta ve çevrenin, doğanın üzerine abanmaktadır. Doğa artık bu hovardaca abanmayı kaldırmıyor.

Ergene Nehri’nin ölümü bu abanmanın, oburluğun somut fakat küresel anlamda, minik bir örneğidir. Bazı türlerin yok oluşu, buzulların erimesi ve ozon tabakasının delinmesi, tamamı doğayı hiçe sayan yaklaşımların sonucudur. 1997 yılında Birleşmiş Milletler Kyoto Anlaşması adı altında Japonya'da bir çevre toplantısı düzenlediler. ABD’nin en önemli önerisi ozon tabakasının delindiği ve birlikte bu facianın önüne geçilmesiydi.

Oysa ozon tabakasını başta ABD kendisi delmektedir. Yoksul ve geri kalmış ülkelerde sanayii ABD kadar gelişmemiş ki ozon tabakasını delebilsin. Kapitalizm böyle bir şey, testiyi kendisi kırar, faturayı yoksullar öder. Ergene Nehrini de kapitalistler kirletiyor, fatura tüm toplum kesimlerine yıkılmak isteniyor.

İnsanlığın bir uygarlık seviyesine geldiğini iddia ediyorsak, bunu doğayla barış içinde olduğunu görerek anlarız. Nehirler ülkenin kan damarlarıdır. Nehirler, akarsular kirleniyorsa, kan damarlarımız kirlenmiş demektir. Kirli kanla ömür, nereye kadar?