Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, The New York Times gazetesinde İngilizce olarak "Türkiye, ABD ile Krizi Nasıl Görüyor" başlıklı bir yazısı yayınlandı.

Bu yazıda iki ülke arasında son dönemde yaşanan gerginliğe değinilmiş ve:

-Türkiye ve ABD'nin son 60 yıldır ortak ve NATO müttefiki olduğu...

-İki ülkenin soğuk savaş döneminde omuz omuza durduğu...

-Yıllar boyunca ne zaman gerekli olsa ABD'nin yardımına koştuğu...

-Kore'de askerlerimizin birlikte çarpıştığı...

-1962 yılında Sovyetler Birliği ile ABD arasında çıkan Küba krizinin yükseldiği bir dönemde. Türkiye, topraklarına Jüpiter füzelerinin yerleşmesine izin verildiği...

-ABD'deki ikiz kulelere 11 Eylül 2001 günü yapılan saldırıların ardından askeri birliklerimizin, buradaki NATO misyonunu başarıya kavuşturmak için Afganistan'a gönderildiği...

İfade edilmiştir. Edilmiştir ama bu sayılanlar, Türkiye'nin 1950'den bu güne ABD'ye teslim edildiğinin tescil belgeleridir.

Ayrıca aynı yazıda;

-"Türkiye'nin egemenliğine saygı duymayıp, milletimizin karşı karşıya olduğu tehlikeleri anladığını ispatlayamazsa ortaklığımız riske girebilir" diyerek...

-"ABD'nin Türkiye'ye karşı attığı tek taraflı adımlar sadece ABD'nin çıkarlarına ve güvenliğine zarar verir. Bu tek taraflılık ve saygısızlık trendini tersine çevirmezlerse yeni dost ve müttefikler aramaya başlayacağız" diyerek...

Bir mesaj verilir olmuştur.

***

Elbette burada Sayın Erdoğan'a sorulacak sorular vardır.

-Bugün fazla dillendirilmeyen, Sovyetler Birliğinin dağılmasıyla İslam dünyasını, özellikle de Ortadoğu'yu yeniden dizayn etmeyi amaçlayan Büyük Ortadoğu Projesinin (BOP) neden 'eş başkanı' olundu?

-Kıbrıs savaşında ABD ve tüm Batı, Türkiye'nin askeri müdahalesine karşı iken, hem silah yardımı yapan hem de istediğiniz kadar petrol verebilirim diyerek Türkiye'nin yanında yer alan Libya lideri Kaddafin'nin linç edilerek öldürülmesinde...

-Irak'ın işgal edilmesinde...

-Libya'nın tahrip edilmesinde...

-Suriye'nin parçalanmasında...

Neden ABD yanlısı bir siyaset izlendi? Neden ABD yanında yer alındı?

Ve Suriye ile dost iken, Esad ile dost iken, Amerika'nın bölgesel ve de özellikle Suriye politikası adına neden Esad'a Esed denildi ve yollar ayrıldı?

***

Oysaki o Amerika değil mi idi?

-1946’dan sonra, yani soğuk savaş döneminde Türkiye siyasetini sol'a kapattıran...

-Toprak ağalarını kışkırtarak, bu ülkenin aydınlanma kaleleri olan Köy Enstitüleri'nin tabelasın indirten...

-Türkiye'deki tüm askeri müdahale ve darbelerin arkasında yer alan, özellikle de 12 Eylül darbesinin komuta zinciri için "bizim çocuklar başardı" diyen...

-Yunanistan'daki albaylar cuntasının 15 Temmuz 1974 günü Kıbrıs'taki darbe girişimine ve de sivil Türk katliamlarına, dur demek için yapılan Kıbrıs Savaşına kaşı çıkan ve ardından silah ambargosu koyan...

-Anadolu köylüsünün önemli üretimlerinden olan haşhaş üretimini 1971 'de Demirel hükümetine yasaklattıran... (Bu yasağı 1974'te Ecevit hükümeti kaldırmıştı.)

-4 Temmuz 2003 günü, Irak'ın Süleymaniye kentinde 11 Türk askerinin kafasına çuval geçiren...

-Ve 15 Temmuz 2016 günü FETÖ'nün kanlı darbe kalkışmanın arkasında yer alan...

Evet, o Amerika değil mi idi bunları yapan ve de yaptıran?

***

İşte bunun için diyoruz ki:

-Emperyal bir ülkenin dostluğu olmaz.

-Emperyal bir ülkenin dostluğuna güvenilmez.

Çünkü emperyal bir ülkenin dostu olmak, onun bölgesel taşeronu olmaktır.

Oysaki bugün yapılması gereken, bu ülkenin kurucu değerlerine sahip çıkmak ve de 68 kuşağının büyük bedel ödeyerek ayağa kaldırmak istediği o anti-emperyal ruhu yaşayabilmek olmalıdır.