ANLAYANA SİVRİSİNEK SAZ

Sol görüşlü bazı kimseler, konuya “içki içme özgürlüğü” diye bakıyorlar.

Ama, genel kuraldır; sizin özgürlüğünüz, başkalarının özgürlüğü ile sınırlıdır. Özgürüm diye başkalarının özgürlüğünü kısıtlama, onların yaşam alanına tecavüz etme hakkınız yoktur.

Üstelik, apartman altlarında canlı müzik yapılan içkili yerlerin -deyim yerindeyse- canından bezdirdiği insanlar da çoğunlukla sosyal demokrat veya sol görüşlü insanlardır.

Bu sorunu Çorum, serinkanlılıkla ve “insan haklarına saygı” çerçevesinde çözmek zorundadır.

Belediye, geçmişte yanlış yaptı; Bahabey Caddesi ve civarında, apartman altlarına içki ve canlı müzik ruhsatı verdi.

Şimdi, şehrin bütün içki içenleri o bölgeye akın ediyor. Herkes “adam gibi” içmeyi de bilmediği için, hemen her gece rezalet çıkıyor. Caddelere taşan kavgalar-gürültüler…Kaçma-kovalama hadiseleri…İnsanlar, “Bir kavganın ortasında kalır mıyım?” kaygısıyla evinden caddeye çıkmaya korkuyor.

Oysa bu cadde, Çorum’da çağdaş ve uygar yaşamın adeta simgesi…Hele de yazın gurbetçiler geldiğinde, tam anlamıyla Avrupa havasının estiği “cıvıl cıvıl”, “yaşanır” bir bölge…

Burasını “yaşanmaz” hale getirmeye kimsenin hakkı olmadığı gibi, bölge insanına yapılabilecek en büyük kötülük de budur.

Canlı müzik ise ayrı bir rezalet…

Binanın alt katında “dan dan dan” canlı müzik yapılıyor, halaylar çekiliyor. Üstünde 20-30 konut var; aileler oturuyor. Yaşlısı var, hastası var, minik bebeler var, sabah okula gidecek çocuklar var, sınava hazırlanan gençler var…Müzik bitmeden uyuma şansı olmayan, oysa sabah erkenden işe gitmesi gerekenler var…

“Belediye bir kez ruhsat verdi, ben de sonuna kadar dayatırım” diye bir özgürlük dünyanın neresinde var? Olabilir mi? Hangi vicdan elverir böyle bir zulme?...

Bahabey Caddesi sakinlerinin artık dayanılmaz hale gelen sıkıntıları yer yer gündeme geliyordu.

Son olarak Valiliğe yapılan başvuruyla, yerel basının da ciddi biçimde gündemine oturdu.

Bu sorun yeniden geçiştirilmemeli, uyutulmamalı…

Çorum’un “yaşanır kent” kimliğini koruyabilmesi adına, soruna artık bir neşter vurulmalı.

En önce de, bu yerleri işletenler “insan haklarına saygı” noktasında üzerlerine düşeni yapmalılar ki, karşılığında “maişet kapısına saygı” görebilsinler.

Çorum’un huzurunu, Çorumluların en temel insan haklarını korumak herkesin görevi ve sorumluluğu.

ANLAMAYANA DAVUL-ZURNA AZ