HZ. ALİ R.A. HAZRETLERİNİN ŞEHADETİ
Hz. Ali R.A. hazretlerinin şehadeti hakkında çeşitli rivayetler vardır. Hangisinin doğru olduğunu Allah cc. hazretleri bilir. Ancak şu kesin bilgidir ki, Hz. Ali Kufe mescidinde sabah namazında İbni Mülcem’in zehirli hançeri ile şehit edilmiştir. Ünlü mufessir ve İslam tarihçisi İbni Cerir haberi Lübabül Elbab adındaki meşhur eserinde olayı şöyle anlatır: Hz. Ali R.A. ile Şam Valisi Muaviyenin arasında cereyan eden İslamın en kanlı savaşı olan Sıffıyn harbinde ordu üçe bölündü. Aslında bu savaşın ana sebebi Medine’de de Hz. Osman’ın şehadeti ile yerine halife seçilen Hz. Ali’ye Muaviye’nin Şam’da halifeliğini ilan ederek isyan etmesidir.
Sıffıyn savaşı sonunda üçe bölünen ordu; 1. Grup Hariciler, 2. Grup Hz. Ali taraftarları çoğunlukta olan grup Şia, Alevi vs gibi isimlerle anıldılar. 3. Grup ise; Muaviye taraftarları.
Birinci grup Hariciler Muaviye ile Hz. Ali arasında olan hakem olayını reddeden grup. Belki tam ifade etmese de Harici grup, bu günkü Deaş veya Işid denen gruba çok benziyor. Çünkü Hariciler, Muaviye ve taraftarlarını da, Hz. Ali hazretlerinin taraftarlarını da tekfir ettiler. Kendileri dışında kalanların malları, canları, kanları, namusları Haricilere helaldir gibi çok saçma bir mantık oluşturdular. O günün İslam diyarında tam bir terör estirdiler. Bir eşkiyalık devleti, -devlet denemez- teşkilatı kurdular.
Bunlar aralarında konum olarak aynı zamanda aynı mekanda aynı zehirli hançerle Hz. Ali’yi, Muaviyesi ve Mısır Valisi hakem olayında etkin rol almıştır. Amr İbni AS.i suikast usulü ile öldürülmeye karar verdiler.
Abdurrahman İb. Mülcem, Hz. Ali’yi, Amr Bin Bekir, Amr. İb. A.S.yı, Berk b. Abdullah adındaki terörist de Şam Valisi Muaviye’yi öldürecekti. Suikastlar 19 Ramazan sabahı 40. hicri yılda olacaktı ve hepsi de sabah namazında mihrapta namaz kıldırırken öldürüleceklerdi. Bilindiği gibi İslamda cemaatle namazı özellikle Cuma ve Bayram namazlarını İmam, halife, yani bu günün durumu ile Reisicumhur veya onun müsaade ettiği vekilleri kıldırır. Bu üç terörist kılıçlarını, hançerlerini zehirleyip işe koyuldular.
Muaviyeyi öldürecek olan Berk b. Abdullah Şam’a gitti. Sabah namazında tedbili kıyafet, Şam camisine girdi. Muaviye namazda iken zehirli kılıcını başına indirdi. Başı yarıldı, ama ölmedi. Yere yığıldı. Berk’i yakaladılar ve anında öldürdüler. Doktoru Muaviye’ye müdahele etti, başını kızgın demirle dağladı ve zehiri tesiriz hale getirdi. Tarihlerin bildirdiğine göre, doktoru Muaviye’ye bundan sonra çocuğun olmaz demiş.
Amr. B. Berk veya Pirek Mısır’a gitmişti. Mısır Valisi Amr b. A.S. hastalandığı için sabah namazına gelemedi. Namazı Mısır Başkadısı kıldırıyordu. Katil, Amr b. A.S. sanarak kadıyı öldürdü.
Abdurrahman İbni Mülcem haini ise Hz. Ali R.A. hazretlerini Kufe camiisinin mihrabında sabah namazında şehit etti.
R.SAV. bir gün Hz. Ali’nin devesini tutan kişi -İbni Mülcem idi- Hz. Ali’nin elinden tutarak “Ya Ali sen bu kişinni elinde şehit olacaksın” buyurdu. Bu şahıs ağlayarak Hz. Ali’nin yanına gelerek “Ya Ali, beni öldür, çünkü R.SAV. senin benim elimde şehit olacağını söyledi. Kanım sana helal” dedi. Hz. Ali “suç işlenmeden ceza verilemez, vakıa R.SAV. ne demişse o olur” dedi. “Ben onu senden önce biliyorum. Allah’ın takdirini tedbir değiştirmez. Ancak kulu sorumluluktan kurtarır” dediler.
Olayın teferruatı İslam tarihince uzunca anlatılmaktadır. Siyaset belasının ızdırabı o gün bu gün şekil ve biçim değiştirerek devam etmektedir. İnsanlar tarihten ibret almamaktadırlar. Ne demişler; “Tarihten ibret alınsaydı, tarihte hiç tekerrür eder miydi?”
Hz. Ali oğulları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin R.A.ya, “ben ölürsem bu kişiyi kısas edin. Ölmesem hapsedin ama asla işkence etmeyin. Yiyecek ve içeceğini kesmeyin” buyurdu. Şehiden vefat edince, katil İbni Mülcem kısasen öldürüldü. Yani Hz. Ali 19 Ramazan H. 40. yıl M. 26 Ocak 661, 63 yaşlarında şehiden vefat etmiştir. Şimdiki Necef kentinde bir yere defnedilmiştir. (İslam Ans. Cilt 11, sh. 2, sh. 573-74-75)
HZ. ALİ VE EHL-İ BEYT
Ehl-i Beyt, R.SAV.in aile efradına denir. Fakat, Şia anlayışına göre Hz. Fatıma ve Hz. Ali’nin evlatları Hz. Hasan özellikle şehidi Kerbela olan Hz. Hüseyin R.A. hazretlerinin hanımı İran asıllı hanedan mensubu Şehri Banu R.A.dan gelen oniki İmam R.A. hazretlerini Ehl-i Beyt olarak kabul ederler. Hepsi bizim başımızın tacı, derdimizin ilacıdır. R.SAV.in aileleri Allah’ın ayeti (Ve ezvacühü amme hatiküm) “R.SAV.in hanımları sizin annelerinizdir” buyurdu. Hepsine saygımız ve sevgimiz sonsuzdur.
Fakat şu da bizim üzüntümüzüdür. Ehl-i Beyt başta R.SAV. ve Hz. Hatice’dir ama, Hz. Ali ve Hz. Fatıma ile başlatılmaktadır. R.SAV. olmasaydı Hz. Fatıma, Hz. Hüseyin olur muydu? Bu konudaki yanlışların en hafifidir. Selman-ı Farisi için R.SAV. Selman benim ehli beytimdendir demiştir. İran asıllıdır. Ama tam bir iman abidesi ve bilgindir. En sağlam düşünceye göre, R.SAV.in bütün aileleri, evlatları ve torunlarıdır. Şu da bir gerçektir ki, R.SAV.in mübarek soyları şerif Hz. Hasan’ın soyu Seyyid Hz. Hüseyin’in soyudur. Bunlarla R.SAV.in soyu devam etmiştir. Seyitlik büyük bir şereftir. Şimdi Ehl-i Beyt’i sayalım:
1- Hz. Muhammed SAV.
2- Hz. Hatice R.A.
3- Hz. Ali R.A.
4- Hz. Fatıma R.A.
5- Hz. Hasan R.A.
6- Hz. Hüseyin R.A. ve onun nesli olan 12 İmam.
7- Zeynel Abidin (Hz. Hüseyin’in oğlu)
8- İmam Muh. Bakır (Zeynel Abidin’in oğlu)
9- İmam Cafer-i Sadık (Zeynel Abidin’in oğlu)
10- İmam Musa Kazım (Zeynel Abidin’in oğlu)
11- İmam Ali Rıza, (Kazım’ın oğlu)
12- Muhammed Taki R.A.
13- İmam Ali Naki R.A.
14- İmam Hasan Askeri R.A.
15- İmam muhammed Mehdi R.A.
Ehl-i Beyt’in fazileti ile ilgili Azhap suresi 33. ayeti ile övülmüş ve onların pak olarak korundukları ifade edilmiştir. Allah cümlemizi onların şefeatlerine nail etsin diyorum. Böylece bu yazı dizimizi de Cihar-ı Yari Güzin, R.SAV.in seçkin yakın dostları olan Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Aliyyel Mürteza hazretlerinin hayatlarından, deryadan bir damla kabilinden anlatmış olduk. Bu mübarek zatı kiramın yolundan gitmeyi rabbim cümlemize nasip etsin. Şefaatlerine bizleri ulaştırsın.