Bu yazı dizimizde, üstün sahabilerden olan Hz. Ebubekir R.A., Hz Ömer R.A., Hz. Osman R.A. ve Hz. Ali R.A. Hazretlerinin bizlere örnek teşkil edecek ve onların kıyamete kadar müslümanların gönüllerinde ebedi taht kurmalrına ebep olan özelliklerinden karınca kararınca yani deryadan bir damla misali bazıların ısunmak istiyorum.
Tabii, bu köklü bir araştırma olmayıp İslam tarihi kitaplarında kayıtlı olan çoğu ayet ve hadislerin yorumuna dayanan hayat hikayeleridir. Ancak, şurası da önemlidir. Bu yaşanmış üstün meziyetleri her müslümanın yapması çok zor olan ama mümkün olan yaşantılardır. Genel manada aşağıda ifade edileceği üzere bu mübarek insanlar ,yüce Allah’ın cc. bizzat tevbiye ettiği Hz. Muhammed SAV.in tatbiki eğitiminde yetişmiş belki dünyada bir milyarda bir kişiye nasip olan sahabelere mahsustur.
Sahabi kime denir?
En meşhur tarife göre; Sahabi R.SAV. efendimizi müslüman olarak gören ve müslüman olarak ölen mutlu kişilere denir. Bu tarife göre, sahabi olabilmek için R.SAV.i görmüş, ona iman etmiş, bu inancını yitirmeden ölmüş olması şarttır.
Bazı alimler; temyiz yaşında yani buluğa ermiş olan bir müslümanın az bir müddet bile R.SAV.i görmesi sahabilik şerefine ermesi için kafidir. Peygamberimiz zamanınd ayaşamış, ona iman etmiş, müslüman olmuş, fakat R.SAV.in mübarek yüzünü görememiş olanlara sahabi denmiyor. Muhadramun deniyor ki, Yemen halkından olan Medine’ye geldiği halde, R.SAV.in Medine’de olmaması nedeni ile onu göremeyen Veysel Karani Hazretleri sahabi olamamıştır. Halbuki, R.SAV.in övgüsüne mazhar olmuştu. Ama tabin sayılıyor.
Tabiin demek; R.SAV.i görenleri –sahabileri- gören demektir. Sahabinin çoğuluna ashap denir. Sahabiler, R.SAV.in yakın arkadaşlarıdır. İslam alimleri ashabı da kendi aralarında üstünlük bakımından derecelendirmişlerdir. Bu derecelendirmede kriter olarak R.SAV.in saabilerin toplu ve fert olarak onlar hakkındaki tavır ve sözlerini baz almışlardır. Ona göre sahabilere bir yer vermişlerdir.
Örneğin; Ali benden, ben Alidenim. Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Hz. Ebubekir için bütün müminlerin imanı terazinin bir kefesine konsa Ebubekir’in imanı da öbür kefesine konsa, Hz. Ebubekir’in imanı ağır gelir. Çünkü onu ulu Allah Sıddık, -çok doğru, çok sadık- sıfatını vermiştir. Hz. Ömer R.A. için ben peygamber olarak gelmeseydim, Ömer peygamber olarak gelirdi. Hz Osman için, Edep ve hayada cömertlikte en üstününüz Hz. Osman’dır gibi övgülere göre sahabiler üstünlük kazanmışlardır.
Ayrıca, yüce Allah birçok ayetinde ashabı övmüştür ve bunu da R.SAV. ashabına haber vermiştir. İslam’da R.SAV. efendimiz ne yapmışsa, ne söylemişse havadan, kendi nefsinden söylememiştir. Çünkü devamlı ulu Allah’ın koruması altındadır.
Bu duruma göre, en büyük sahabiler; Hz ,Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali aşere-i mübeşşere, yani, cennetle müjdelenen on sahabi. Ehli Beyti Mustafa R.SAV.in ev halkı, bazı alimlerimize göre Hz. Hatice, Hz. Fatıma, Hz. Ali, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin ve Hz. Hüseyin’in soyundan gelenler, Hz. Hüseyin’den sonra gelen 12 imam hazretleri sahabi sayılmaz ama peygamberler nesli Seyyid ve Hz. Hasan nesli şerif yani üstün nesil diyebileceğimiz bir şerefe sahiptirler. Ve yine R.SAV.in övgüsüne nail olmuş Bedir ehli; Bedir savaşına katılan 313 veya daha fazla kişiler sonra Uhut, Hendek ve diğer savaşlara katılanlar, Medine halkı, Mekke halkı en son ise Mekke’nin fethinden sonra veda hutbesinin okunduğu Arafat meydanını dolduran 114 bin, bazılarına göre 124 bin kişinin de fazilet bakımından en sonuncusu olarak R.SAV.i geriden bir sefer görenler olarak sıralanmışlardır.
Netice şudur ki, R.SAV.in kesin sözleri ile bildirilmiştir ki;
“Eshabi kennülümi igtedeytüm, intedeytüm” Yani, benim sahabilerim gökteki yıldızlar gibidirler. Sizler (geceleyin) hangisinin peşine düşerseniz sizin yolunuzu aydınlatırlar. Benim sahabilerim peygamberler hariç insanların en üstünüdürler. Ümmetimin en hayırlısı beni gören, beni görenleri gören ve sonra gleen ümmetimdir buyurmuştur.
Yüce Allah cc. hazretleri birçok ayetinde örneğin Fetih suresinin son ayetlerinde ashabı övmüştür. R.SAV. “Beni seven ümmitimi, ashabımı da sever, onları sevmeyen beni de sevmiş sayılmaz. Beni seven Allah’ın sever, Allah cc. seveni ise Allah sever ve onlar ebedi cennetine kor” buyurmuştur. “Ashabıma buğz eden bana buğz etmiş olur..” diye devam etmiştir.
Buğz, adavet, düşmanlık, lanet, beddua İslam’da kabul görmemiştir. Ancak çok zaman darda ,bunda kalarak istem dışı hareketler olarak nitelendirilmiştir. İslam’da esas olan beddua ve lanetin müslümanın hayatında yer olmamasıdır. Çünkü İslam barış (sulh) dinidir. Cedeldini değildir. Birlik dinidir. Ayrıştırma dini değildir. Esas olan budur.
SÜRECEK