Bu öğretim yılında uygulamaya konulan yeni müfredatta yapılan değişikliklerden birisi de malum bitişik yazı (elyazısı) uygulamasına son verilmesiydi. 2005 programında öngörülen ve başlatılan bitişik, eğik yazı uygulamasını şahsen bir eğitimci olarak çok yerinde görmüş ve oldukça radikal bir değişiklik olarak değerlendirmiştim.

Ancak, uygulama başladığında bu işin kolay olmayacağını, biz el yazısına geçtik dediğinizde bazı altyapının sağlanması gerektiğini, aksi takdirde uygulamanın başarılı olamayacağını, hatta ucube bir durumun ortaya çıkacağını söylemiştik.

Nitekim öyle de oldu. Öğretmenlerimiz bu konuda bir eğitim almadılar. İş kendi bireysel becerilerine kaldı. Eğitim Fakültelerinde öğretmen adaylarına yeterince yazı eğitimi veremedik.

Ziyanı yok. Halen de Avrupa çoğunlukta olmak üzere gelişmiş ülkelerin çoğunda birinci sınıftan itibaren el yazısı uygulaması devam ediyor. ABD’de bazı eyaletlerde tablet bilgisayar uygulamasına geçildiği biliniyor. Ama yine de bireylerin iyi bir elyazısı becerisine sahip olması gerektiğine inanılıyor ve değer veriliyor. Dijital dünyada tablet bilgisayar iyi de insanı nereye koyuyoruz? Bize öğrenciliğimizde öğretmenlerimiz ve büyüklerimiz hep şunları söylerdi: “Hayatta başarılı olmak isteyen bir insan belli meziyetlere sahip olmalıdır. Bunlardan birisi güzel bir el yazısı yazmaktır. Güzel bir yazıyla yazılmış bir dilekçe size açılmayacak kapıyı açar” derlerdi. Birçok pedagog elle yazmanın kişiliği yansıttığını ve çocukların muhakeme kabiliyetlerine destek olduğunu belirtiyor.

Okullarında bitişik yazıyı savunan ülkeler, öğrencilerin el yazısını doğru ve okunaklı bir şekilde yazmalarının hem okul hayatlarında hem de gelecekte çok önemli bir yetenek olduğunu ve bu nedenle elyazısına önem verdiklerini belirtmektedirler.

El yazısı salt bu gerekçeyle savunulamaz. Bu yazı sistemini savunanların kuşkusuz pedagojik gerekçeleri de var. Bunların başında çocukların o yaşlarda eğri çizgileri daha kolay yazdıkları, çocukların hem beyin hem estetik gelişimi, hem de ellerinin fiziksel gelişimi için çok daha etkili olduğu konusundaki araştırma bulguları bulunmaktadır. 2005’te el yazısına geçilmesinde bu gekeçeler önemli rol oynamıştır.

Nitekim, uygulamanın programını, müfredatını yazan grup bu işin ilkokul boyunca devam etmesi, defterlerinin belli bir şekilde yapılandırılması, öğretmenlerin ve müfettişlerin eğitim alması gibi birbirini tamamlayan ve daha sağlıklı yapılabilmesi için gereken şartları oluşturmuştu. Fakat yukarıda da söylendiği gibi, ortaya konulan şartlar ne yazık ki, yerine getirilemedi.

Yeni programın hazırlanmasında öğrenci velilerinden dönütler alındığı, velilerin yeniden dik temel harflerle birinci sınıfa başlanmasını istedikleri belirtilmektedir. Kuşkusuz veli görüşleri programın başarıyla uygulanmasında büyük önem arz etmektedir. Ayrıca, velilerin tasvip etmedikleri bir programın başarı şansı olmaz.

Hep söylediğimi bir kez daha yineliyorum. Kötü program yoktur. Olsa olda kötü uygulayıcı vardır. Öğretmenlerimizin bilgi ve becerilerine ben güveniyorum. Okul-aile işbirliği ile aşılmayacak hiçbir engel yoktur.

Yeni öğretim yılı öğrencilerimize, öğretmenlerimize ve tüm anne babalara hayırlı olsun. Acıların yeri olmasın.