Kardeşim İsmet Çenesiz’in, geçtiğimiz pazartesi günü, Çorum Haber gazetesinde yayınlanan “Doğalgaz ve Enerji Kaynakları” yazısında yer alan özdeyişi yazımıza başlık yapmış olduk.
Ben duymamıştım. İsmet Çenesiz “atasözü” dediği bu cümleyi yazısında iki defa kullanıyor. İyi de ediyor. Yazının içeriği ve bu söz; Rusya ile geldiğimiz olumsuz ortama tam uyuyor.
İşin enteresan tarafı, yazı 2006 yılında yazılıp, yayınlanmış. Pazartesi günü ikinci kez yayınlanıyor. Demek ki yazıldığı zaman doğalgazla ilgili olumsuzluklar yaşanmış.
Çok talihsiz olay olarak niteleyeceğim Rus uçağının düşürülme olayı keşke olmasaydı. Yani uçak sınırımızı defalarca ihlal etmese, biz de vurmak durumunda olmasaydık.
Yalnız olayların gelişmesinden, Rusya’nın böyle bir anlaşmazlık için bahane aradığı anlaşılıyor.
Türkiye, “gerilimi arttırmayalım, tansiyonu düşürelim!” dedikçe Rusya gerginliği arttıracak davranışlarda ve açıklamalarda bulunuyor.
Gerçi biz de eskilerin deyimiyle “maksadını aşan sözcükler” kullanmıyor değiliz.
Sayın Cumhurbaşkanımız , “Rusya yavuz hırsız” diyor. Bu Türkiye’ye özgü bir deyim. Başka dile çevrildiği zaman çok itici bir anlamı çıkıyor. Türkçede aynı anlamı taşıyan çok daha yumuşak deyimler var. Örneğin; “Hem suçlu hem güçlü” gibi.
İşin başladığı günden bu yana; hem tansiyonu düşürelim deyip hem de tansiyonu yükseltecek sözcükler, hem hükümet sözcüleri hem de bir kısım basın tarafından ortaya atılıyor. Düzelmesi gereken önemli bir durum bu.
*
Biz gelelim esas konuya;
Ana problem enerji ihtiyacımızı; kendi kaynaklarımızla karşılamayıp, başka devletlerden almak zorunda oluşumuzdur. Ayrıca bu konuda fiyat belirlemek gibi gücümüzün olmayışıdır.
Bu olay kendi imkânlarımızı daha fazla kullanmanın, ayrıca dünya piyasasını iyi koklamanın, ona göre tavır almanın zorunluluğunu gösterdi.
Petrolün varilinin 120 dolar olduğu dünya ile 40 dolar olduğu dünya birbirine benzemez. Petrolün 120 dolara çıktığı devirlerde petrol üreticisi olan Norveç; bu günlerde petrol üretiminden çekilmiştir.
“Kömürümüz var neden kömürle elektrik üretemiyoruz?” sanırım en çok sorulanlardandır.
Bizim kömürle elektrik üretimimiz Japonya ile benzeşiyor. Onlar da biz de elektrik üretiminin yüzde 30’unu kömürle yapıyoruz. Kullanılan kömürün her iki ülkede de yarısından fazlası dışardan ithal ediliyor.
Dünya piyasalarında petrolün ucuzlaması, kömür fiyatlarında ve temininde çok olumlu durumun oluşmasını sağlamıştır.
Petrol ucuzlamasının değiştirdiği ortamı anlatmak için benzinden örnek vereyim. Beş sene önce dolar ortalama 150 kuruş. Benzin fiyatı 400 kuruş. Bugün dolar 290 kuruş benzin 440 kuruş bile değil. Eğer dolar artışına göre benzin fiyatı da at başı gitseydi benzin bugün 775 kuruş olurdu. Benzini, doların yüzde yüz artışına karşılık yüzde 10 bile arttırmayan olay, petrol fiyatının düşüşüdür.
Şimdi buradan aklıma gelen ama uzmanlık işi olduğundan, fikir yürütemeyeceğim için, işin uzmanlarına bir soruyla yazımı sonlandırayım.
“Petrol bu kadar ucuzladı. Benzin ve fueloil tüketimimizin iki katını geçtiğinden yok pahasına ihraç etmekte zorlanıyoruz. Bu bakımdan benzin ve fueloil fazlamız var. Satıcı olmak yerine alıcı konumuna geçip ucuz fiyata bunları çoğaltmalıyız. Bu yakıt fazlalığını ve motorini elektrik santrallarına maliyetine vererek çözüm üretilebilir mi?
En güzel günler sizlerin olsun.