Yüce Allah, Kur'an-ı Kerim'de, "İnsan, yiyeceğine bir baksın"1 buyuruyor.
Hepimiz, kendimize ikram edilen nimetlerin kimden ve nasıl geldiğine bir bakalım. Günlük hayatımızda yararlandığımız nimetlerin en küçük görünen bir tanesine bile gücümüzün yetmeyeceğini görelim. Sonra, bütün bunları gönderen Yaratıcının yüceliğini ve cömertliğini düşünelim. Ve her nimet için O'na şükredelim. Sahip olduğumuz nimetin kıymetini bilerek, onu saçıp savurmayalım.
Yüce Rabbimizin, hizmetimize verdiği nimetleri saymaya ne vaktimiz elverir, ne de gücümüz yeter. Gelin, bu ikramlardan sadece bir lokma ekmeği ele alalım.
Oturacağımız ilk sofrada, bir lokma ekmeği ağzımıza götürmeden önce, ona dikkatle bakalım ve parmaklarımızın arasında âdeta bir mucize tuttuğumuzu unutmayalım.
Bir düşünelim; o bir lokma ekmeğin bize kadar gelmesi için, bir buğday tanesi toprağın içinde nasıl canlandı? Tohumdan çıkan narin filiz, toprağı nasıl yardı?. Hayat veren yağmur yüklü bulutlar ve uzayın derinliklerinden gelen gün ışığı, ona nasıl ulaştı? Bunlardan bir tanesi eksik olsaydı, bütün insanlar bir araya gelerek o eksiği tamamlayabilirler miydi?
Bize ikram edilen her nimet gibi, o bir lokma ekmeğin de, doğrudan doğruya Âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir armağan olduğunu bilelim. Bunu bilip düşündüğümüz an, bir lokma ekmeğin asıl lezzetini keşfettiğimiz ve bütün ruhumuzda hissettiğimiz an olacaktır.
Allah'ın nimetlerine lâyık olmak çok büyük bir şeref ve tarif edilemez bir mutluluktur. Bu şeref ve mutluluk, ancak o nimete lâyık bir sorumlulukla ve ona verilen emeğin kıymetini bilmekle mümkün olur. Şimdi şöyle soralım kendimize:
Biz bu nimetlerin sorumluluğunu idrak edebiliyor muyuz?
Bir lokma ekmeğin değerini biliyor muyuz? Elimizde tuttuğumuz mucizenin farkında mıyız?
Sorumsuzca tüketip israf ettiğimizde, başta onu yaratan yüce Allah olmak üzere, tohum hâlinden lokma oluncaya kadar geçen sürede, emeği geçenlere karşı da saygısızlık yapmış olacağımızın farkında mıyız?
Araştırmalara göre ülkemizde, günde yaklaşık 120 milyon ekmek üretiliyor. Bu miktarın onda dokuzu tüketiliyor, geri kalan onda biri ise çöpe atılıyor. Bu demektir ki, bugünün rakamlarıyla her gün yaklaşık 12 milyon ekmek çöpe atılarak israf edilmektedir, israf ise haramdır ve büyük günahtır. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de; "Yiyin, için, fakat israf etmeyin, çünkü Allah, israf edenleri sevmez"2 buyrulmaktadır.
Hiç birimiz, tek başına, milyonlarca ekmeği çöpten kurtarabilecek güce sahip değildir. Fakat bu israfın, bir çoğumuzun ihmali ile meydana geldiğini unutmayalım. Belki evimizde, belki iş yerinde yahut daha başka bir yerde, bu israfı bizler yapıyoruz. O halde çözümü de bizler bulmalıyız. Her birimiz, bir ekmeği, yahut tek bir lokmayı kurtardığımızda, bu israfın önüne geçmiş olacağımızı unutmayalım.
Yazımı, Sevgili Peygamberimizden, ekmeğe saygı örneği bir hatıra ile bitiriyorum:
Hz, Âişe validemiz anlatıyor: Bir gün Allah'ın Rasûlü odama gelmişti. Yere düşmüş bir ekmek parçası görünce onu aldı ve: "Ey Âişe, nimetin kıymetini bil. Çünkü şu ekmek bir toplumdan nefret edip kaçtı mı, bir daha ona dönmez"3 buyurdu.
1-Abese, 24.
2-A'raf, 31.
3- İbn Mace, Et'ime 52, h.no: 3353.