İktidar, son günlerde eğitim sistemimizde yapısal bir değişiklik için gerekli adımı atmış bulunuyor. 4+4+4 formülü ile ifade edilen yapısal değişiklik ülke gündeminin yoğun olması yüzünden kanaatimce yeterince tartışılmıyor. Varsa da yoksa da futbolda şike ve devam eden mahkemeler. Etrafımızdaki savaş tehlikeleri. Ana muhalefet partisinin kongreleri. Bunun gibi birçok konu eğitim gibi hayati bir konunun önüne geçiyor.

Ben çok ta konunun uzmanı olmayan insanların tartıştığı bir iki televizyon programı ve bir kısım yazarların konu ile ilgili yüzeysel tartışmaları dışında pek bir şeye rastlamadım. Mesela üst düzeyde bilim üreten ve eğitimin en üst kademesini teşkil eden üniversitelerin yeni sistem değişikliği üzerinde ne düşündüklerini açıklayan bir beyanatını okumadım. Ana muhalefet kendi iç sorunlarından sıyrılıp, böyle konularda gündemi dolduracak, elle tutulur bir çaba içinde değil. Bazı sivil toplum kuruluşlarının klişe ve cılız birkaç cümleden ibaret açıklamaları dışında pek bir şey yok. Korkarım bu gidişle çocuklarımızın, dolayısıyla ülkemizin geleceğini ilgilendiren bu mevzu bir olup bittiye gelmez.

Öncelikle şunu belirtmek lazım. Milli eğitim politikası hep söylenir. Partiler üstü olması gerekir. Milli eğitimi siyasi mülahazalardan uzak tutmak, ülkemiz gerçekleri doğrultusunda bir politika izlemek gerekir. Geçmişte bunun acı örneklerini gördük. Üniversiteler siyasallaştı. Öğretmen yetiştiren kurumlar siyasallaştı. Bunun sonucunda 30-40 günlük kurslarla binlerce öğretmen yetiştirdik ve sisteme kattık. Hatırlarsınız bir siyasetçimiz “Kırk günde tarlada kabak yetiştirilemez ama biz öğretmen yetiştirdik” diyerek içine düştüğümüz durumu ironik olarak ifade etmişti. Sistemin ana unsuru olan öğretmen niteliksiz olursa eğitimde neyin düzenli olmasını beklersiniz?

Bu yazıyı bugün öğleden önce yazmaya başlamıştım. Yukarıdaki iki paragrafı da yazmıştım. Yazımı tamamlamak için bilgisayarımı açtım. Bir sitede “Son dakika, reformda flaş gelişme” başlıklı yazıyı bir çırpıda okudum. Habere göre Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer bugünkü MGK toplantısına çağrılmış, toplantıda 8+4 formülü benimsenmiş. Kanaatimce bu olumlu bir gelişme. Bu gelişmeden sonra ben, konuyu genel bağlamda ele almak istiyorum. 8 yıl kesintisiz olması, tasarıya yapılan bazı eleştirileri ve kaygıları ortadan kaldırır diye düşünüyorum. Tasarı netleşmeden de tasarı hakkında hüküm vermek oldukça zor. Bakalım tasarı netleşsin.

Ancak, bu aşamada şunları söylemek lazım. Öncelikle, bu kadar hassas bir konu kamu oyunda yeterince tartışılmalı. Yukarıda değindiğim haberde ODTÜ ve Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi dekanları ile bazı dernek ve sivil toplum kuruluşunun görüşlerinin de alınacağı belirtiliyor. Oysa bu ülkede 79 eğitim fakültesi var. Neden tüm eğitim fakültelerinden görüş alınmıyor?

Eğitim ciddi bir iştir. Hani biz eğitimciler eğitim için şöyle deriz: “Eğitim meyvelerini geç veren bir ağaçtır. Ama bir kez meyve vermeye başladı mı ömür boyu ondan meyve alırsınız” Tabii ki bu söze şunu eklemek lazım. Doğru meyve dikerseniz ömür boyu tatlı meyve alırsınız. Yanlış meyve dikerseniz ondan da ömür boyu acı meyve alacağınızı unutmayın.

Yine eğitimin yaşam boyu devam eden, pahalı ve geriye dönüşü olmayan bir süreç olduğu da unutulmamalıdır. Bu itibarla eğitim sistemlerinde bir değişikliğe giderken onu enine boyuna düşünmek ve tartışmak gerekir. Zira, heba edilecek olan ne taştır, ne topraktır. Heba edilen insandır ve bu ülkenin geleceğidir. Gelişmiş ülke eğitim sistemlerine baktığınızda çoğunun birkaç yüz yıllık birikimin ürünleri olduğunu görürsünüz. Böyle ülkelerde sistem yaz boz tahtası edilmeden aksayan yönleri onarılır.  Örneğin; Almanya’da eğitim sisteminin kökleri Prusya dönemi öncesine dayanır. (Yasal temel eğitim 18. yüzyılda başlamıştır) Tarihsel ve sosyo-ekonomik şartlardan dolayı, temel ve meslek eğitimi sistemi geliştirilerek bugünkü şeklini almıştır.

II. Meşrutiyet’in Maarif Nazırı Emrullah Efendi’nin şaka amacıyla söylediği “Şu mektepler olmasaydı maarifi ne güzel idare ederdim” sözü asırlardır unutulmamıştır. Umuyor ve diliyoruz ki, bu söz yine tatlı bir şaka olarak kalsın.