Cumhuriyet'in ilanıyla, Atatürk devrim ve ilkelerine dayanan, büyük değişim ve dönüşümler yaşanmıştır...
Onun hatıralarından anlıyoruz ki; Atatürk’ün bu ülke için büyük hedefleri olmuştur...
Bunların önemli bölümünü başaran Atatürk, aydınlanma konusunda da “Eğitim Birliği ve Harf Devrimi”ni gerçekleştirmiştir.
Atatürk’ün öngörüsü; özgüvenli, yaratıcı köy çocukları yetiştirmek olmuştu...
Bu çocuklar, köyde kalarak köyün kalkınmasını sağlayacaktı!
Dünya'da ”ilginç ve başarılı“ bulunan, bu efsane okullar aslında Atatürk’ün projesinin hayata geçmesidir.
Bu okullar o zamanki İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç ve Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel öncülüğünde tasarlanmıştır.
Yaşama geçirilmesi de zamanın Cumhurbaşkanı, İkinci Adam İsmet İnönü tarafından, "17 Nisan 1940 tarihinde 3803 sayılı yasayla" gerçekleştirilmiştir.
Yoktan var edilen bu eğitim yuvaları, kendi olanaklarıyla ayakta kalan okullardı... Bu başarıya, "Cumhuriyet Tarihinin En Önemli Eğitim Seferberliği" denilebilir!
Köy enstitülerinde amaç, Bergson’un “ İş Eğitimi” dediği uygulamaya dayanan eğitim sistemiydi.
Burada değerli olan, zekanın uygulamayla doğru orantılı bir gelişmesiydi!
Bu nedenle okullar, işlikli, atölyeli, laboratuar gibiydi.
Öğrencilerin ortak özelliği; Kırkbin köyden titizlikle seçilmiş köy çocukları olmalarıydı...
Onlar, mezun olduklarında, tarım, bağ, bahçe, sağlık müzik, resim, fotoğrafçılık, hayvancılık gibi birçok konuda uzmanlaşıyorlardı!
Temel amaç: Toplumun tabanını oluşturan köylünün eğitilerek, aydınlanması, bilinçlenmesi sağlanacaktı.
Bu konuda da çok büyük başarılar elde edilmiştir... Köy enstitülerinden, birçok tanınmış eğitimci, siyasetçi, yazar, sanatçı, toplum lideri yetişmiştir...
12 -13 yıl süren bu sistem ülkenin aydınlanmasını istemeyen bir takım çevreler tarafından yıpratılmaya başlanmıştır. Bu konuda buradan bakılınca, epeyce şüpheli yaklaşımlar vardır!
1946 yılında, çok partili döneme geçişle birlikte olumsuz söylentiler de çoğalmaya başlamıştır...
1950'de karşı devrimcilerin desteğiyle gözden çıkarılan bu okullar kapatılmıştır...
Böylece: Mustafa Kemal Devrimlerinin yönü değişmiş, önüne set çekilmiştir!
Bu eğitime devam edilseydi, Türkiye bugünkü durumda olur muydu?
* Köyden, kentlere akınlar halinde bu kadar göç olur muydu?
*Büyük kentlerin kıyılarına atılmış varoşlar bu kadar büyür müydü?
* Laik düzeni temsil eden öğretmen, çağdaş yaşamı bulunduğu yerde uygulayarak örnekleseydi, cehalet böyle kabul görür müydü?
* Eşitlik anlayışı içinde eğitim gören erkek- kadın yaşamı bugün gördüğümüz şekilde mi paylaşırlardı?
* Kadına yönelik şiddet, aşağılama, cinayetler olur muydu?
* Ezberci eğitim anlayışının oluşturduğu bireyci, duyarsız, kuşaklar bu kadar çoğalır mıydı?
* Feodalite, yani ağalık sistemi bu kadar hüküm sürer miydi?
Bilindiği gibi, aydını yönetmek; cahili yönetmekten çok daha zordur!...
Başta Atatürk olmak üzere, İsmet İnönü, İsmail Hakkı Tonguç, Hasan Ali Yücel ...O günün aydınları zorlu bir yolu seçmişler,emek vermişler ve başarmışlardı...
O günün meş'alesini yeniden yakmak, yarını aydınlatmak en akılcı yoldur!