PİZZA SİPARİŞİ

-Gordon Pizza mı?

-Hayır efendim, Google Pizza!

-Yanlış numaraymış, kusura bakmayın.

-Hayır efendim numara doğru, Google Pizza! Google olarak Gordon Pizza’yı satın aldık.

-O zaman bir sipariş verebilir miyim?

-Her zamankinden mi efendim?

-Ne yani, ne sipariş edeceğimi biliyor musunuz?

-Elbette efendim. Son 5 keredir mantarlı, sosisli, sucuklu, kalın hamur istemişsiniz.

-Tamam o zaman, aynen öyle olsun!

-Size onun yerine kuru domatesli, biberli sebzeli pizza göndersek?

-Neden ki?

-Bakıyorum da kolestrolünüz 300’ün üzerinde, üreniz de yüksek.

-Nereden biliyorsunuz ki?

-Son check-up’ınız 15 gün önce imiş efendim, ona baktım.

-Tamam, anladık. Ama ben yine kendi siparişimi istiyorum. İlaçlarımı alıyorum zaten.

-Özür dilerim efendim, ilaçlarınızı da pek almıyorsunuz. 30 tabletlik kolesterol ilacınızı alalı 90 günü geçmiş.

-Sonra tekrar aldım, hem size ne?

-Sonra tekrar almamışsınız efendim, kredi kartı harcamalarınıza baktım.

-Yahu nakit aldım. Onun kaydı yoktur.

-Nakit de almış olamazsınız 45 gündür bankadan nakit çekmemişsiniz.

-Belki bir başka nakit kaynağım var, onu nereden bileceksiniz?

-Olamaz efendim. O zaman vergi kaçırıyorsunuz demektir. Gelir vergisi beyanınızda başka bir nakit gelir görünmüyor.

-Yuh be!

-Sadece size yardım etmek istiyoruz efendim, bir kötü niyet yok.

-Biliyor musun? Artık gına geldi. Çekip gidecem dünyanın ücra bir köşesine, ne internet, ne Google kafamı dinleyeceğim. Yeter be!

-Biraz zor efendim.

-O niye ki?

-Pasaportunuzun süresi dolmuş.

(İnternetten)

*

Geçen sene Ali Kuzu’nun İllimünati adlı kitabını okudum. İllüminati Latince illuminatus sözcüğünden gelir ve aydınlanmışlar-aydınlanmış olanlar demektir.

İlluminati, 1776 yılında aydınlanma çağında Avrupa’da kurulmuş olan bir topluluktur.

İllüminati, önceleri dinin sosyal hayat üzerindeki etkisine, iktidarın kötü amaçlar için kullanılmasına, batıl inanışlara ve ön yargılı düşüncelere karşı bir tepki olarak doğmuştur. Zaman içinde illüminatinin, zihin kontrolü teknikleri kullanarak, devletleri yıkmayı, dini yok etmeyi, sosyal düzeni bozmayı ve benzeri amaçlarla geri kalmış toplumları sömürmeyi güdüleyen bir topluluk haline geldiği iddia edilir.

Batı gece gündüz demeden okuyarak, yazarak, çalışarak, düşünerek, icat ederek, üreterek, satarak bu günlere gelmiştir.

Maalesef, mensup olduğumuz doğu ise yan gelip yatarak, sabah akşam şükrederek batıyı taklit ederek bu günlere gelmiştir.

Çorum lisesinde okuduğumuz yıllarda (1959-1963) Anadolu’nun dört bir yanına “Barış Gönüllüleri” adı altında binlerce Amerika’lı geldi. Bunların yıllar sonra ajan olduklarının farkına vardık.

Baktılar ki, doğu cehaleti yüzünden “Nasıl olsa Allah rızkını verir” diyerek insani üretime devam ediyor, cennet-cehennem sarmalında yoksulluğuna şükrederek yaşıyor, batılılar doğunun bu tembelliğini ve cehaletini acımasızca kullanmaya başladılar. Asırlardır doğu korkunç bir açık pazar olarak, bütün varını yoğunu satarak batıdan bisiklet alıyor, traktör alıyor, araba alıyor, televizyon alıyor, uçak alıyor, cep telefonu alıyor ve yan gelip yatmaya, üretmeden tüketmeye devam ediyor.

Yukarıda anlattığım “Pizza Siparişi” olayında olduğu gibi batı şimdi cep telefonlarıyla, Google, Facebook, Twitter, Instagram gibi sosyal paylaşım siteleri aracılığıyla bütün dünyayı oyalayarak, gözetleyerek sömürmeye devam ediyor. Doğu ise “kader böyle imiş, ne söylesek boş” diyerek şükretmeye devam ediyor.

“Bu hayatta bazı toplumlar akılla öğreniyor, bazı toplumlar acıyla.

Maalesef, bu coğrafya acıyla öğrenenlerin dünyası. (Mümin Sekman)”

Coğrafya “Kaderdir” der İbn-i Haldun. Bizim kaderimiz de “İdrak Gecikmesi”

Cehaletle çoğaldık, sefaletle yaşadık,

Kader, kısmet diye diye hayatı ıskaladık,

Ahvali perişanımızla yaşar gibi yaptık,

Ecel kapıyı çalınca “Eyvah” dedik ağladık…

(Mehmet Özata).

25 Temmuz 2018/Yalıkavak