Bir şeyi yaratan veya yapan küçük seçilmiş bir grup.

Bir şeyin yapılmasını seyreden büyükçe başka bir grup.

Neyin olup bittiğini bilmeden yaşayan muazzam bir kalabalık. ( Nurray Butler)

Siz hangi gruba giriyorsunuz ?

Derin bir iç çekerek, “maalesef üçüncü gruba giriyoruz” dediğinizi duyar gibiyim.

Elbette ben de sizler gibiyim. Bizleri yönetenler ara sıra seçimler yaparak olmakta olanı onaylamamızı isteseler de, maalesef değişen bir şey olmuyor!

Geçen Cumartesi günü İstanbul Çekva’da (Çorum Eğitim ve Kültür Vakfı) öğretim yılının son öğrenci toplantısına katıldım. 

Çekva Genel Sekreteri Sabit Velidedeoğlu’nun açış konuşmasından sonra söz alan, Psikiyatr Dr. Ekrem Çulfa, günümüz insanının iletişim konusunda içe dönük bir tutum sergilediğini, peşin hükümlerle insanları etiketlediğini, kendisini beğenmediği için özgüven eksikliği yaşadığını vurgulayarak, "her insanın özel ve değerli" olduğunu, hayatta çalışma ve özveri ile baş edilemeyecek hiç bir sorunun olmadığını söyledi.

Yaşam koçu K.Göksel Eren de kişisel gelişim süreçleri hakkında bilgi verdi.

Ben de söz alarak, “Arkadaşlar ben 1963 yılında tahta bavulla İstanbul’a geldim.

İstanbul’da kalacak ne yerimiz, ne yurdumuz vardı. Çok zorlandım. Ancak, doğru zamanda, doğru insanlarla, doğru yerlerde bulunarak lise Tarih öğretmeni oldum.

Zamanla öğretmenlik beni tatmin etmediği için sistemi zorladım. Yabancı bir şirkete girdim, oradan emekli oldum.

Emekli olduktan sonra 10 sene daha çalışarak bugünlere geldim. 

Gördüğüm kadarıyla çoğunuz hayata olumsuz bakıyorsunuz. Aslında sizler bizlerden çok şanslısınız. Sizlere sahip çıkan bir ÇEKVA var, bir ÇESİAD var.

Kendi kendinizi geliştirmeye çalışın. Mutlaka bir yabancı diliniz, kültürel alt yapınız, şiir, müzik ve sanat çalışmalarınız olmalı. Mesleğinizle ilgili olarak mutlaka mastır ve doktora yapmalısınız. Tek başına bir Avukatın, tek başına bir mühendisin, tek başına bir öğretmenin ve tek başına bir yöneticinin başarılı olma zamanı geçti.

Unutmayın, “Kişi elbisesiyle ağırlanır, aklıyla uğurlanır.”  Aklınızı kullanın, aklınızın yeterli olmadığı zamanlarda başkalarının aklını da kullanmaktan çekinmeyin.”

ÇORUM’LU SANAT DOSTLARININ OSMANCIK ÇAMPINAR GEZİSİ

Osmancık Çampınar köyünün yaşayan efsanesi Salim Savcı hocamız ve Osman Savcı bey Çorum’lu edip, yazar, şair ve düşünür üstadları Çampınar’a davet etmişler. 

Geçen Cumartesi günü İsmet Çenesiz ağabeyimiz de bir Midibüs kiralayarak Çekva Çorum şubesi Müdürü Ahmet Güngör hocamla beraber  Aytekin Kırdıoğlu, Bahri Güven, Nuriye Aydemir, Selahattin Aydemir, Fatma Sevilmiş, Zülal Kaya, İbrahim Gösterir, Hasan Korkmaz, Muzaffer Gündoğar, Murat Tuncel, Mehmet Tatlısu, Murat Köymen, Süreyya Peker, Necdet Filizli, Hasan İpek, Nihat İnce. Mustafa Aygün, Rıza Kandemir, Haydar Kılıç, Kemal Özgür, Bekir Sağır ve Erdal Budak’ı Osmancık Çampınar köyüne götürmüş.

Çampınar’da Osmancık Kaymakamı İbrahim Küçük, Garnizon Komutanı Levent Öztürk, Salim Savcı ve Osman Savcı tarafından karşılanan konuklar, öğle yemeğinden sonra köylülerle beraber köy parkında Çekva’nın bastırdığı kitaplarla şair ve yazarların kitaplarının sunumunu ve tanıtımını yapmışlar.

Çorum’a bir geldiğimle mutlaka bu güzel insanlarla beraber olmayı arzu ediyorum.

Bu vesileyle, Çorum’lu sanat dostları üstadlarıma, Salim Savcı hocama ve Osman Savcı kardeşime aşağıdaki dörtlüğümü ithaf ediyorum. 

Dem bu demdir dostlar, gelecek bilmecedir.

Aşkla, meşkle mestolun, aslolan eğlencedir.

Varlık yokluk âleminde ne yaşansa kârdır,

Ardımızda kalacak dostlarla söylencedir… (Mehmet Özata)