Yahya Kemal’in, “Dün sana tepeden baktım Aziz İstanbul” dediği misali; ben de dün sana teleferikten baktım Aziz Alanya…

… …

Bakmaz olaydım.

Baksam da (bu coğrafyanın vurdumduymaz insanları gibi) görmez olaydım.

Görsem de kafaya takmaz olaydım.

Ama gördüm…

Amerikalı konuğum da gördü.

Aşağıdan pek ayırdına varılmayan beton tarlalarını, yukarıdan kuşbakışı gördük.

Yeşilin nasıl yok edildiğini, daha doğrusu yeşilin nasıl beton tarlalarına dönüştürüldüğünün bir kez daha ayırdına vardık.

Alanya’yı ilk kez gören Amerikalı konuğum, baktı, baktı; “Alanya bir zamanlar çok güzelmiş…” dedi.

Yanıt veremedim.

Ezildim, üzüldüm, kahroldum.

* * *

Bu coğrafyada yaşamayı hak etmiyoruz biz.

Neden, niye bilmiyorum ama yeşile karşı alerjimiz var bizim.

Yeşil düşmanı, ağaç düşmanıyız.

İçimizden hasbelkader çıkan tek tük “yeşil sever, ağaç sever” insan var; onların varlığı da ağaçlarımızı korumaya yetmiyor.

Saray(lar) yapmak için, havaalanı yapmak için, sözde öğrenci yurdu yapmak için, olmadı beton dökmek için elimizde kalan son ağaçları da fütursuzca kesiyor, yok ediyoruz.

… …

Dün televizyonlarda izlediniz mi bilmiyorum; Alanya’nın yetiştirdiği eşsiz insanlardan biri olan Rahmetli Ahmet Tokuş’un çok büyük emekleriyle oluşturulan, Ortadoğu Teknik Üniversitesi Ormanında, ağaçlar kesilirken feryat figan ağlayan genç kızımızı…

Böyle bir nesil, böyle bir kültür kurtarır anca bu coğrafyanın ağacını…

Ama böyle bir nesil de yetiştiremiyoruz.

* * *

“Bu coğrafyada yaşamayı hak etmiyoruz” dedik, bunu bana söyleten duyguyu açmak isterim.

Anadolu’yu karış karış gezen Ünlü Seyyah Evliya Çelebi, ünlü Seyahatnamesinde anlatır.

“…Bu coğrafya, bir sincabın, hiç yere inmeden, daldan dala atlayarak, Van’dan Edirne’ye kadar gidebileceği sıklıkta ormanları olan bir coğrafyadır.”

Çok değil 360 yıl önce yazmış, Evliya Çelebi bu kitabı.

Ne oldu bu coğrafyanın ormanlarına.

Katlettik.

Biz katlettik o ormanları.

Katletmeye de devam ediyoruz.

Çünkü diplomalımızla, diplomasızımızla yeşil düşmanı, ağaç düşmanı bir nesiliz.

Bırakın ağaç dikmeyi, var olan ağaçları nasıl ‘yok ederiz’in peşindeyiz.

İşte Ortadoğu Teknik Üniversitesi Ormanları’nın ağaçlar kesilmeden ve kesildikten sonrası hali.

Yahu bu nasıl mantık, bu nasıl zihniyet?

Ağaç kesmeden yapamaz mısınız bu binaları(!)?

Uygar devletler tek bir ağaç kesmeden; ne yollar, ne viyadükler, ne binalar yapıyorlar. Bunları hiç mi görmüyor, hiç mi ders almıyorsunuz bunlardan?

… …

Bu görüntülere sebep olan zihniyet (sözde) diplomalı bir zihniyet, bir rektör, sözde bir bilim adamı.

Diplomanız batsın, rektörlüğünüz de, bilim adamlığınız da.

Bu coğrafyanın en büyük talihsizliği, bu coğrafyanın dört bir yanına bu zihniyetin egemen olması.

Alanya Teleferiğinde bunu gördüm, bunu yaşadım.

Atalarımızdan devir aldığımız kısmi yeşilliği de yok ediyor, torunlarımıza büyük bir çöl bırakıyoruz.

Bu coğrafyada yaşamayı hak etmiyoruz biz.