Aşık Mahzuni Şerif, Berçenek’i özlemiş yani göresi gelmiş, bir türkü tutturmuş. “Vay göresim geldi Berçenek seni. Dumanlı dumanlı oy bizim eller” Şimdi ne alaka diyeceksiniz de ben de biliyorum çok alakalı olmadığını. Ama yazıya başlık aradım. Mahzuni’nin bu türküsünün nakaratı aklıma geldi.
Bizim ülke bu günlerde öyle dumanlı falan değil. Ortalık toz duman. Göz gözü görmüyor. Zaten son zamanlarda doğrusu bu Cemaat-Hükümet çekişmesine bir türlü anlam verememiştik. Acaba bunlar danışıklı dövüş mü yapıyor? Diye aklımızdan geçiyordu. Bizi saf saf dershaneler tartışmasının içine çektiler. Hani düğün değil bayram değil bu dershane işi nereden çıktı? Şayet dershaneler kapatılmak, dönüştürülmek ya da kaldırılmak isteniyorsa bu oturulur adam gibi planlanır. Kısa, orta ve uzun vadede eğitim sistemimiz (sistemsizliğimiz) yeniden yapılandırılır. Okullarıyla, öğretmenleriyle ve üniversiteleriyle sistem bütünlüğü içinde bir düzenleme yapılır. Artık dershane denilen kuruma ihtiyaç olmadığı sonucuna varılırsa dershaneler elbette kapatılabilir. Yoksa olabilecekleri bundan önceki yazılarımda izah etmeye çalıştım.
Şimdi burada değineceğim husus başka. Dışarıya dershane kavgası gibi gösterilmiş ama esas kavga güç kavgasıymış.
On iki yıldır yazılı ve görsel medya ellerinde. Gezi parkından bu yana bir iki muhalif televizyon ve gazete sesini duyurmaya başladı, ama onları da susturmak için yapmadıklarını etmediklerini bırakmıyorlar.
Bugün hangi kurumda çalışırsanız çalışın. İktidarı eleştirmek bir tabu. Diyelim ki, eleştirdiniz. Sizi, sen iktidar hakkında şunu dedin bunu dedin. Bunlar da suç. O yüzden sana şu cezayı verdik demiyorlar. Sizi başka türlü kumpasa düşürüyorlar. İşte mesaiye geç geldin, erken çıktın. Diyorlar ya da bunlarda özel hayatın gizliliği falan yok. Bir yerden seni tongaya düşürüyorlar. Yapacaklarını yapıyorlar. Sonra da canım biz gazeteciyi mesleğini yaptığından dolayı ceza vermedik. O şunu şunu yaptı. O yüzden ceza aldı diyorlar. Aynısını sana da uyguluyorlar.
Bunca yıl en ufak bir eleştiri almayan, kimsenin eleştiremediği bir iktidar mutlaka çok pisliklere batmıştır. Son günlere kadar kimse başını belaya sokmak istemediği için sustu. Bir patladı. Tam patladı. Bakalım daha neler çıkacak. Yine de şu an itibariyle yapılanın gözaltı olduğunu unutmamak lazım. Hani birilerinin dediği gibi “Masumiyet Karinesine” saygı göstermeliyiz.
Özetle ortalık toz duman. Ankara’da İstanbul’da göz gözü görmüyor. Yargımız ve emniyetimiz önemli bir sınavdan geçiyor. Oldukça yıpranmış imajlarını düzeltmek için önlerinde bir fırsat. Dilerim yargı ve emniyete fazla el uzatmazlar. Deniz feneri davası burada tekrarlanmaz.