Aşık Veysel Şatıroğlu… Birilerine göre suya sabuna dokunmadan saz çalıp türkü söyler. Başkalarına göre halk aşığı geleneğinin son temsilcisi. Onun deyimiyle ne bal tükenir; ne bal yapan arı.

Ozanlar diyarı Sivas’tan adı duyulmamış, unutulmuş binlerce ozanımız var. Gelecek kuşaklarda da yeni halk ozanları çıkacak.

Küçük yaşlarda karşısına çıkan çiçek hastalığı, onun ömür boyu yaşayacağı acıların başlangıcı olmuş. Karşılaştığı sorunlar onu yaşama daha çok bağlamış. Dut ağacından yapılmış sazıyla dertleşmiş.

Anadolu’da bir gelenek vardır: insanlarımız her zaman kendini geri planda tutar. Aşık Veysel de kendi şiirlerini bestelerini gizlemiş. Zakirlik yaparken, davet edildiği yerlerde sadece ustaların şiirlerini çalıp söylemiş.

Ankara’ya gitmenin zor yanı olabilir mi? Geçersin direksiyona, dilediğin yerde dinlenirsin. Önceden belirlediğin saatte ulaşırsın. İstersen otobüsle, istersen uçakla gidebilirsin.

Herkes için kolay olan, Veysel için zordur. Gözleri görmeyen, yol parası olmayan, köyünden bir kez bile uzağa gitmemiş olan Veysel için, sözü bile edilemez. Gün gelir, Cumhuriyetin onuncu yıl kutlamaları için hazırlıklar başlar.

Aşık Veysel hayalini gerçekleştirmek ister! Üç ay süren yolculuktan sonra Ankara’ya ulaşır. Şehir merkezine alınmaz. Kalacak yeri yoktur. Karşılaştığı zorlukları aşar. Gazetede yayınlanan şiiri kendine olan güveni artırır. Kendi şiirlerini besteleyip söylemeye başlar.

Şiirleri, sazıyla sözüyle dile getirdikleri dinleyenleri şaşkına çevirir. Dostlarının önerisiyle İstanbul Radyosuna gider. “Bunlar ne çalıp söyleyecek?” diye düşünen radyo müdürü aklından geçenler için pişman olur.

Sadece radyo müdürü yanılmaz. Onunla sohbet eden şairler, yazarlar, filozoflar, toplum bilimciler duyduklarına inanamaz. Okuma yazma bilmeyen Aşık Veysel, üniversite mezunlarına ders verecek nitelikte konuşur. Karanlık dünyasındaki aydınlığı dile getirir. Köy Enstitülerinde yıllarca müzik dersi öğretmenliği yapar.

Yoğun işleri nedeniyle onun bir şiirini okumayan, onu sazını sözünü dinlemeyenler engellilerin sorunlarını çözebileceğini zanneder. Onlar, Mevlana’nın yazdığı kitaptan birkaç satır okumamıştır. Yunus Emre’nin, Pir Sultan’ın, Dedem Korkut’un, Kaygusuz Abdal’ın, Neşet Ertaş’ın, Nasrettin Hoca’nın kim olduğunu bilmezler.

Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan, onlardır.

Çorum Altı Nokta Körler Derneği’nin çabalarıyla ilimizde yıllar önce Aşık Veysel’i anma etkinlikleri düzenlenmişti.

Dernek yöneticileri değişiyor; gelenek bozulmuyordu.

Anma etkinliklerine dönemin Belediye Başkanı, resmi kurumların temsilcileri katıldı. Dernek merkezinde, Turgut Özal iş merkezinin konferans salonunda, okullarda anma etkinlikleri gerçekleştirildi. Aşık Veysel’in oğulları Çorum’a davet edildi. Dernek yöneticileri her zaman kendilerini değil, Aşık Veysel gibi topluma örnek olan kişileri, engelli insanların engeli olmayan insanlarla birlikte yaşamasını sürekli gündemde tuttu.

Sadık yarine kavuşan ustamız mezarında rahat uyusun.. Sazından sözünden bal akan ozanlarımız, kara toprak üzerinde binbir çeşit açan çiçekler tükenmeyecek.

Dünya üzerinde insanlar var oldukça bedensel engelli insanlarımız, engelli adaylarımız sorunlarımıza birlik çözüm yolları arayacak.

Tarih 16 Şubat 2006…Aşık Veysel’i anma programından…(Arap Çataroğlu arşivi)

Dönemin Çorum Belediye Başkanı Turan Atlamaz, sazıyla anma programında…

Anma programında izleyiciler…

Dönemin önemli toplantılarında sunuculuğu üstlenen Atilla Laçin, iki ayrı programda…