Dost üzerine neler söylenmemiş, neler yazılmamış ki?
Kadim dost.
Bin dostum varsa az, bir düşmanım varsa çok.
Bir şarkıdan; “Bir dost bulamadım gün akşam oldu”. Aşık Veysel, “Dost dost diye nicesine sarıldım/ Benim sadık yârim kara topraktır” diyor.
Topraktan yaratıldık toprağa döneceğiz… Bilhassa insan yaşlanınca gözü toprakta oluyor.
Dost lügatte kısaca, sevilen, güvenilen, yakın arkadaş diye geçiyor. Bu kısa tarif dostu anlatmıyor bana göre.
Dost ve dostluklar uğruna neler yazılmaz ki. Hikâyeler, romanlar. Dostluk üzerine yazılmış binlerce hikâyeler, romanlar var zaten.
Keşke Allah güç verse, zihin açıklığı verse de bir roman da ben yazsam. Böylece roman yazma arzumu perçinlesem. Öyle bir roman olmalı ki 200–300 bin basılmalı ve 3–5 yabancı dile çevrilmeli, hatta TV’lerde dizi olmalı. Bu hayalim bir gün gerçek olur inşallah.
Okumak ve okuduk-larından ders almak ne kadar güzel değil mi?
Elif Şafak, Firarperest kitabında, Kadife Dostluklar Dikenli Aşklar, diye bir yazı yazmış:
Dost, Türkçenin en güzel kelimelerinden. Yakın, şeffaf ve tatlı, insanın ağzında akide şekeri gibi eriyen.
Dost başka, arkadaş başka, aşk başka. Arkadaş çiseleyen bir yağmursa dost bir fırtına demek diyor, Elif Şafak.
Dostların, dolu insanların sohbetleri günün çilelerini sünger gibi siler geçer ve mutluluk verir insana. Yine de büyükler bir ders verir bizlere, “sırrını söyleme dostuna, dostunun dostu vardır, o da söyler dostuna.”
Yine Kur-an’da Ankebut suresinde, “Allah’tan başka dost edinmeyin” buyruluyor.
Yazımızın başına tekrar dönelim, dostunuz bin olsun, düşmanınız hiç olmasın efendim.
Saygı ve sevgilerimle.