Nihayetinde hepimiz bir tek şeyin peşindeyiz:

Yaşamanın…

İyi yaşamanın…

Parayı, gücü, mantığı gölgede bırakarak kaçımız yaşamayı becerebiliyoruz?

Nasıl bir insan haline geliyoruz, getiriliyoruz?

Hem insan, hem de doğru olabilmek çok da zor değil aslında.

Bunun örnekleri de yaşamımızda karşımıza çıkıyor ara sıra.

Doğru insana örnek; arkadaşım, aile dostum Mehmet Yolyapar da meslekteki 49 yılını bu çizgide tamamladı, 50. yılına girdi.

İşte o yüzden Yolyapar, tevazuu elden bırakıp kendini Mevlana’nın sözleriyle tanımlamalı:

“Ben iyiyle, kötüyle kavga edemem; kavga ile işim yok! Savaşmak şöyle dursun, gönlüm barışlardan bile ürkmekte.”

Zor olan insan olmak.

50 yıla ulaşan meslek yaşamında hiç “biliyorum” iddiasında olmadı.

Kendini hiçbir zaman etiketlemedi.

Kimsenin etkisinde, güdümünde kalmadan yaptı mesleğini, yazılarını öyle yazdı.

Çorum için yapılması gereken bütün işlerde öncülük etti.

Kimsenin ayağını kaydırmak gibi bir düşüncesi olmadı.

Kendi yarattığı; iyilik, dürüstlük, doğruluk çemberinden hiç çıkmadı.

Yerel basının en öndeki isimlerinden birisi oldu.

Eğer Çorum sevdası ağır basmasaydı, eminim ki ulusal basının en gözde isimlerinden birisi olurdu.

Daha nice yıllar kendisi ile olsun…