(Ben bu yazıyı 2006 yılında yazmışım! O güden bu güne bir adım bile atmadığımız ve hala aynı noktada durduğumuzun ispatı!)

DOĞAL GAZ: “Elin verdiği öğün olmaz, o da vaktinde bulunmaz” demiş, atalarımız.
Doğalgaz konusunda şu anda başımıza gelenler de aynen öyle.
Bu konuda birazcık araştırma yapan, tüm eli kalem tutan insanların yaptığı gibi biz de 7-8 senedir bu konudaki uyarılarımızı karınca kararınca halkımıza ve Çorum milletvekillerine defalarca yaptık.
Ülkemizde 100-150 senelik enerji üretimine yetecek kadar kömürümüz mevcutmuş. Durum böyleyken (bu kömürü yer altından çıkartırken insanımıza istihdam sağlamak varken) sen işin kolayına kaç, ver dövizi, al doğalgazı. Sonra da elin adamı dönsün, sana parayla verdiği doğal gazı, senin ekonomini perişan etmek ve seni hizaya getirmek için şu soğuk günlerde silah olarak kullansın.
Avrupa’nın göbeğinde Avrupa’ya doğal gaz satmasına rağmen Rusya’nın kömürle elektrik üreten santralleri varmış. Son 3-5 yılda yapılan filtre ve benzeri çalışmalarla buralardaki hava kirliliği sorununu yok denecek seviyeye inmiş.
JEOTERMAL ENERJİ: Yurdumuz sıcak su kaynaklarıyla dolu olmasına rağmen biz bunlardan bırak enerji üretmeyi, ısınmada hatta kaplıca turizminde bile yeteri kadar faydalanamıyoruz. (Doğal gaz almak, ona bağlı kalmak marifetmiş gibi.)
İşte sana bedava denecek kadar ucuz ve sıcak su kaynakları. Hükümet bu konuda neler yapar bilmiyorum? Ama onlar kısır çekişmeler varken, “sen bana şunu dedin, ben sana bunu dedim” diyerek televizyonlarda ve mecliste boşa vakit geçirmekten böyle mühim konularla ilgilenemiyorlar.
Halbuki bu konular çok önemli. Bu konularda araştırmalar yapmak üzere üniversiteler görevlendirilse. Ayrıca bu işi araştıran, çözümleyen ve hayata en kısa zamanda geçiren Enerji Bakanlığının bir heyeti olsa ne kadar güzel olur.
RÜZGAR ENERJİSİ: (Rüzgardan Elektrik Üretme) Bunun da senelerdir lafı yapılır ama sıfıra sıfır, elde var sıfırdır. Bu hükümet bu konularda neler yaptı, elle tutulan ve gözle görülen? Bildiğimiz kadarıyla hiçbir şey.
Ver dövizi, al, gazı, tuzu. Yiyeceği bile dışardan al. Sonra da ihracat arttı diye övün dur ama yine de ithalat ihracatın iki katına çıksın. Türkiye’nin rüzgar enerjisinden yararlanmaya çok müsait olduğunu senelerdir duyarız. Yel Allah’ın, kaval Allah’ın ama iş bitirici yetenekli adam yok.
SU KAYNAKLARI: Türkiye’de belki daha yüzlerce elektrik üretecek barajlar yapılabilecek yerler var. Ama biz burnumuzun dibindeki Obruk Barajı bittiği halde 2-3 senedir tribünleri ihale etmeyi beceremediğimizden elektrik üretemiyoruz. Ama lafı üretmeyi çok iyi beceriyoruz..
Doğal gaz yakarak elektrik üretmek yerine kuruluşundaki maliyetinden başka neredeyse yok denecek kadar masrafsız yapılabilecek bu ve buna benzer enerji kaynaklarımızı neden ihmal eder dururuz anlaşılmaz.
NÜKLER ENERJİ SANTRALLERİ: Şimdiye kadar en az 2-3 tane Nükleer Enerji Santrali kurulmuş olmalıydı. Bu tür santrallerin yeni teknolojiler sayesinde artık hiçbir tehlikesinin olmadığını sağır sultan bile duydu.
Buraları hemen şimdi bu gün kurmaya kalksanız 2-3 sene sürer deniyor. Bunu yapmaya para mı? Dünyada bu işi yapacak ve yaparken vadeyi uzun tutacak o kadar çok firma var ki.
Hem doğal gaza vereceğimiz paralarla buraların ödemesi pekala yapılabilir. Bu santrallerin temeli hemen atılmalıdır. Elektrik üretimi iyice çoğalmalı ve doğal gaza bağımlılık her gün biraz daha azalmalıdır. Yazının başında da dediğimiz gibi, elin verdiği öğün olmaz oda vaktinde bulunmaz.
Yoksa elin oğlu böyle kışın ortasında vanaları kısar ve boğazına ham armut gibi durur. Bu işin çözümü, öz enerjiye süratle sarılmaktır.
Saygı ve sevgilerimle.
(13.02.2006)