BÜYÜK TÜRK HAKANI GAZNELİ MAHMUT’LA İLGİLİ BİRKAÇ HİKAYE, İBRETLİ OLAY

Olayın kahramanı Gaznevi imparatorluğunun güçlü hakanı Gazneli Mahmut’tur. M.970-1030 yılları arasında yaşamış babası Karaaslan, Samanoğulları devletinin ordu komutanı Mahmut Gaznevi (Sebüktekin) Babasının konumu nedeni ile iyi yetiştirilmiş bir asker. Kültürlü bir bilgin. Son derece zeki ve çalışkan bir Türk hakanıdır. Önceleri vali iken sonradan Gazneliler imparatorluğunu kurmuştur. Müslüman ve hanefidir. Hindistan, Pakistan ve İndiana yarımadasının fatihidir. Hindistan ve uzakdoğuya İslam götüren ve yerleştiren bir mücahittir. Putperest bir devletin çoğunun hidayetine sebep olmuştur. Büyük İslam ve müsbet ilim alimi Elburuni onun devrinde yetişmiştir. Adalete Hz. Ömer’i örnek almış, öz oğlu bile olsa adaleti uygulamaktan asla çekinmeyen birisidir. Hayvanların bile hakkını koruyan bir zattır.

Bu konuda fazla bilgi almak isteyenler internetten Gazneli Mahmut maddesinden alabilirler. Bizi ilgilendiren onun ilginç serüvenleridir.

GAZNELİ MAHMUT VE GELECEKTE GAZNELİLERİN BAŞ VEZİRİ OLAN AYAZ’IN HİKAYESİ

Gazneli Mahmut ava çok meraklı bir padişah. Fırsat buldukça ava çıkarmış. Hatta hakkında şöyle bir rivayetten de söz edilir. Bir gün ava çıkıyor. Bir geyiğin peşine düşüyor. Geyik kaçıyor, o at üstünde onu kovalıyor. Kovalamaca saatlerce sürüyor. Atla bitap düşüyor. Geyik de yoruluyor. Geyik geriye dönüp dile gelerek “Ey adil padişah, sen av için mi yaratıldın, halkını hak ve adaletle yönetmek için mi yaratıldın?” der. Hükümdar geyiğin peşini bırakır ve avı da avlanmaya da tevbe eder.

Kan-ter içinde kalan Gazneli Mahmut, son derece de yorulmuş ve susamıştır. O arada ufak 12 yaşlarında bir çocuğa rastlar. Köyün yakınında, çobanlık yapan, koyunları otladan çocuğa, “evladım, çabuk bana bir bardak su getir” der. Çocuk yüzünden sular gibi ter akan padişah olduğunu bilmediği kişiye “Amca babam çeşmeye gitti, şimdi su getirir. Sabret şu yüzündeki terleri hele bir silelim. Bu arada terin kurusun” der. Atı bir yere bağlar. Padişahı bir yere oturtur. Terinin soğuduğunu görünce içeriye girer bir maşrapa (su kabı) su alır gelir ve padişaha verir. Padişah suyu içince çocuğa hani bana burada su yok, babam çeşmeye gitti su getirecek demiştin, der. Yalan değil, babam çeşmeye gitti. Ancak siz benden su istediğinizde çok terli idiniz. Testi suyu soğuktur. Aniden kafanıza dikerseniz ve sonra hasta olurunuz düşüncesiyle su getirmeyi geciktirdim ve terinizin kurumasını bekledim, der. Gazneli Mahmut ufacık çocuğun bu ince düşüncesine hayran kalarak bu çocuk viranelere gümüş hazineye benziyor. Bunu alıp götürüp eğitmeli, ileride büyük bir insan olacağı kesin, diye düşünür. Oğlum senin adın ne? Ayaz, efendim, der. Ben de Gazneli Mahmut’um. Bu ülkenin imparatoruyum. Hakanı, padişahıyım, der ve çocuğu ufak bir sınava tabi tutar.

Oğlum Ayaz, gel şu yanıma otur bakalım, sana bazı sualler soracağım. Cevap ver, der. Ayaz buyur efendim, emrediniz, der. Senin baban kimdir? ne iş yapar?

Ayaz; Babam yaşlı birisidir. Değirmencidir. Köylülerin ununu öğütür, ben de bu koyunları güderim, ona yardımcı olurum, der.

Peki, söyle bakalım bir koyun kaç kuzu doğurur?

İyi bakımlı, besili ise koyun çift kuzular. Nadiren fazla da doğurabilir. Genelde tek doğurur. Bazen senede iki kez doğuran koyunlar da olurmuş ama ben görmedim, dedemin zamanında olmuş, der.

Padişah, demek ki bakımlı koyunlar ikiz doğurabiliyor, der.

Peki, bir koyun ne kadar süt verir?

Koyununa ve yavrusuna, kuzusuna göre değişir, iyi otlatırsan 3-5 kilo verir ama bunu kuzuları içer. Tek kuzusu varsa yarısını sağarız, der.

Peki, kaç kilo yün verir, kesersek kaç kilo et çıkar, kuzunun en ağırı kaç kilo gelir vs vs gibi birçok sualler sorar. Çobanlıklar ilgili soruları da eker. Koyunların kuzuların köpeklerin bakımına vs varıncaya kadar sorularla çocuğu terletir ve en doğru, akıllı cevaplar alır ve merakı daha da artar.

Oğlum Ayaz, yoruldun ama şu konulara ait sorduğum suallere de cevap ver, der.

Sen okudun mu, evet der. Öncelikle dini bilgilerini ölçelim. Kimin kulusun, kimin ümmetisin, dinin ne, İslam’ın şartı, imanın şartı, namazın gusülün farzı vs vs her sorduğu suale tek cevapla karşılığını doğru olarak alır.

Haydi babanın yanına gidelim de seni babandan isteyeceğim ve seni okutup sarayımda vezir yapacağım, der.

Değirmende un öğüten babasının yanına gelirler. Padişah, Ayaz’ın babasına bakar. Saçı sakalı, üstü başı un içinde. Baba bu çocuk senin mi, der. Evet padişahım cevabını alır. Çocuğu çok iyi yetiştirmişsin, herhalde sen de çok bilgili olmalısın. Söyle bakalım bana şimdi kaç enedir değirmencisin? Bu sanat bana babamdan, ona da babasından kalmış, 70 yaşımdayım, 7 yaşımdan beri bu işi yaparım.

Peki, sanatının bütün inceliklerini bilir misin? Evet, der.

Söyle bakayım bana, bir tenekeden ne kadar un çıkar. Şu kadar. Bu değirmen günde kaç teneke buğday öğütür. Şu kadar. Peki, padişahım bir tenekede kaç adet buğday tanesi vardır diye sor bana deyince, söyle öyle ise kaç adet var?

Efendim, akşama kadar sayamayız. Padişah çağırın buraya otuz kişi, bir teneke buğdayı saysınlar bakalım der ve saydırır. Değirmenci 200-300 tane eksiği veya fazlası ile tahminen doğru söyler. Bir buğday sapağında çok güçlü başak ise 200 tane olabilir. En az 30-40-50’dir der. Padişah, aferin der.

Peki, söyle bana, amentüye iman nedir? Cevap yok.

Amentüyü oku, okuyamaz.

Peki, namaz? Namaz kılmaz, okuma bilmez.

İslam’dan imandan bihaber. Padişah öfkelenir. Şuraya bir darağacı kurun, asacağım bunu. Bir tenekedeki buğday tanesinin adedini biliyor pe.... ama dinden imandan ahlâktan haberi yok deyince, adamın oğlu Ayaz çocuk araya girer.

Padişahım, esas asılacak kişi babam değildir, dedemdir, onu asmalı, çünkü babama öğretmemiş, okutmamış, babam bunun acısını hep yüreğinde taşır ve onun için bana hususi hoca tutup okuttu. Getirin babasını, dedesini, asalım deyince.. Efendim, dedem mezarda, malumunuz der demez... Padişah Gazneli Mahmut çocuğun hakkında yanılmadığını onu yetiştirmek üzere saraya götürmeye karar vermesinde isabet ettim diye sevinir.

Ayaz’ın babasından izin alarak çocuğu atının terkisine bindirir ve saraya götürür. Onu okutur, yetiştirir. Önce vezir, sonra da başvezir yapar. Bütün yönetimi Ayaz’a teslim eder.

köyünden gelirken bir bohça getirir. Onu da sarayın önüne yaptırdığı kulübeye yerleştirir. Her sabah da saraya girmeden o kulübeyi ziyaret edip öyle görevine başlıyor.

(Sürecek)