Böylece kıyamete kadar milletlerin kaderlerinde söz sahibi olan her kademedeki yöneticilere şaşmaz bir ışık tutan adaletin özü olan; hizmet halka hizmet, hakka hizmettir anlayışını beyan etmiştir.

Demek ki, R.SAV. kelamların, sözlerin en güzelini söyler, fikirlerin en uygununu ifade eder ve koyduğu karala mutlak uyardı.

R.SAV.in beşeri münasebetler, toplumsal etkinliklerdeki davranışlarından bazı ahlaki örnekler:

Resulullah SAV. toplu halde sofrada yemek yemeyi sever, yemeğ ebaşlamadan ellerini yıkar, yemek yemeye mutlaka besmele, yemeğin asıl sahibi Hz. Allah’ın adı ile başlardı. Daima sağ elini kullanır, zaruret yoksa herkese de sağ eli ile yemesini tavsiye ederdi. Sofrada hiçkimseyi izlemez, önündeki taraftan yerdi. Acıkmadan sofraya oturmaz, doymadan kalkar, insanlara da “midenizin üçte birini yemek, üçte birini su, üçte birini de hava için boş bırakın ki mide rahat çalışsın. Mideyi tıkabasa yemek mideyi ifsat eder, bozar” buyururdu. Medine’ye gelen Rum doktoru 6 ay kalmış. Fazla bir hastalık görememiş. Sebebini peygamberimize sormuş. O da; “Benim ümmetim acıkmadan emeğe oturmaz. Doymadan kalkar. Allah’ın adı ile başlar, Allah’a şükür ederek dua ile sofradan kalkar.” Düşünüldüğünde obezite yanlış yiyecekler, içecekler, çok yemek yemekten ileri gelir. Barsak hastalıkları, kolestrol, lipid vs gibi damar hastalıkları, damar tıkanıklıklarının ana sebebi lüzumundan fazla yemek yemeden kaynaklandığını bilmeyen yoktur. Allah’ın haram ettiği hiçbir yiyeceği ağzına koymamıştır. Hiçbir yemeği ayırmaz, sevmediği yemek olmaz. Fakat çok sevdiği yemekleri vardı.

R.SAV.efendimiz Arap adetleri gereği sıcak iklimin gerektirdiği elbiseleri giyerdi. Sağlığa faydalı olan giysileri tercih ederdi. İslami emirler doğrultusunda tesettür, örtülmesi mecburi olan yerlerini hiçkimseye göstermezdi. Erkeklerin avret mahalleri, göbekle dizkapağı olduğu halde, R.SAV. sırtını da açmazdı.Çünkü, omurları arasındaki –iki kürek arası- nübüvvet mührü, kudretten bir et parçası şeklinde üzerinde lailahe illalah, Muhammedün resulallah yazı olan peygamberlik alameti var idi. Başını namazda açmaz, saçlarını uzatır, sakalı çeneden bir tutam kadar uzundu. Bıyıklarını uzatmaz, makasla kısaltırdı. Elbisesinin temizliğine son derece dikkat eder, temizlik imandandır, Allah temizdir, temizleri sever, buyururdu. Banyosuna dikkat eder, en az haftada birkaç kez duş alır, mutlaka gusül, boy abdesti alırdı. İpek elbise giymez, altın yüzük takmazdı. Elbetteki bunların sebepleri olmalıdır ki, vardır. Altın, ekonomik bir değerdi. Kadınların ziynet eşyası süsüdür, derdi. İpeğe gelince, genelde krallar, şahlar, imparatorlar o devirde ipek elbiseler giyerlerdi. Sanıyorum şaşaadan uzak olma, onlara benzememe düşüncesi ile olmalı ki, ipek elbise giymezdi. İpek elbise hanımlara daha yakışır buyururdu.

R.SAV.in giyiminde bir düzenlilik ve disiplin vardı. Pejmürdelikten hiç hoşlanmazdı. Lüks ve gösterişi asla sevme, bazen hırkalarını isteyenlere tereddütsüz çıkarır verirdi. O kadar ki, bazen giyecek ebisesi bile olmazdı. Çünkü onları isteyenlere verirdi.

R.SAV. efendimizin elinin bolluğu, kendisi aç iken elindeki yiyeceği başkalarına verdiği veya paylaştığı yüzlerce kez olmuş olaydır. Bir akşam namaz vakti evine bir çocuk geldi. Ey Allah’ın resulü, annemin size selamı var, üzerinizdeki gömleği isityor, dedi. R.SAV.in ikinci bir gömleği yok ki versin. Yavrum, annene selam söyle, inşallah yarın vereyim. Çünkü şu anda namaz kıldıracağım, çıplak kıldıramam. Cemaat beni bekliyor...

(SÜRECEK)