Hz. Muhammed SAV.in bölüşüm ve paylaşım ahlakı bu idi.

Dünya yüzünde şimdi böyle bir adalet var mı? Yok... yok... R.SAV.in engin cömertliği bu idi. Madem ki müslümanız, peşinden gittiğimizi zannettiğimiz önderimiz, rehberimiz ve Hz. Muhammed SAV. efendimiz gibi olmamız gerekmez mi? Ne mutlu böyle olanlara diyorum. Çünkü onun ahlakı Kur’an’dır. Kur’an da bunu emreder.

R.SAV.İN DİĞER AHLAKİ ÖZELLİKLERİ VE GÜZELLİKLERİ

R.SAV. efendimiz kusursuz bir ifade yeteneğine sahipti. Hz. Muhammed SAV. hakkında yazılan yüzlerce eser vardır. Onun hayatı sanki nefes nefes zihinlere ve kitaplara yazılara kaydedilmiştir. Okunduğunda şu görülecektir; konuştuğu zaman asla ve kata yalan söylemez. 63 senelik ömrü hayatında dost, düşman, hiçbir kimse onun bir kez bile olsun çocukluğu ve peygamberlikten öncesi dahil yalan söylediğini kimse duymamıştır. Çünkü “Elemin” kendinden yalan sadır olmayan bir yüce peygamberdir ve hiçbir söylediğinin aksini yaptığı veya sözü ile özünün ayrı olduğunu düşünmek bile mümkün değildir. Peygamberler zaten başka türlü olamazlar. R.SAV. söylediğini aynen ve harfiyyen yaşardı.

Konuşurken gayet tatlı dilli, güler yüzlü, özendirici, ümitlendirici ve çekici konuşurdu. Konuştuğunu konulara ait metinlerde muazzam bir uyum vardı. Konuştuğu cümlenin içinden bir kelimesini çıkarmak mümkün olmazdı. Yani o cümlede o kelimelerin yerine koyacak daha güzel yerinde başka bir kelime bulamazsın. Bizim on sahifelik bir yazı ile ifade edebileceğimiz bir konuyu bir cümle ile ifade etme üstün yeteneğine sahipti. Bir de özellikle dini konularda rabbimizin izni olmadan konuşamazdı. Necim suresi 3. ve 4. ayetler bunun delilidir. “Vema yentıku anıl heva, inhüve illa vahyün yüha” Yani, o ancak vahyi Allah’tan gelen ile konuşur. Kendi arzusuna göre konuşmaz” buyurulmuştur ki, bu bakımdan konuşmalar pürüzsüz ve kusursuz çok mana ifade eden en iyi anlatım şeklinde olurdu.

Bir örnek: Kostantiniye -İstanbul- Rum elçisi Medine’ye R.SAV.e bir heyetle gelmişti. R.SAV. efendimiz kendi misafirlerini ağırlıyordu. Bizzat misafirlerine kendisi hizmet eder, servisi kendisi yapardı. Mecliste hz. Muhammed SAV. ile diğer kişiler fark edilmezdi. Çünkü R.SAV. halk gibi yer, halk gibi giyinir, onlardan birisi olduğunu yaşardı. Halktan hiçbir farkı yoktu.

Heyet halinde R.SAV.in meclisine gelen Rum heyetinin başkanı, Rum elçisi, R.SAV.i tanıyor. Medine İslam devletinin başkanının da kim olduğunu seçemeiyordu. Edemedi, sordu. “Seyyidülgavmi?” yani bu milletin, meclisin başkanı kimdir, diye sordu. Hz. Muhammed SAV. de ayakta misafirlerine hizmet ediyordu. R.SAV. Rem elçisine cevap verdi. “Seyyidülgavmi hamimühüm” bu kavmin efendisi, reisi, başkanı o kavme hizmet edendir, buyurdu ve bu devletin devlet başkanının kendisi olduğunu ve kıyamete kadar da hiçkimsenin söylemeyeceği kadar veciz olan sözünü söyledi. Bir millete efendi olmak isteyen o millete hizmet etmelidir. Bütün demokratik anayasaların değişmez, değiştirilemez maddesi olan bu sözü söylemiştir.

SÜRECEK